ADAMIM
dağ deyip
hafife alma adamım yüreğine oturur pusu adamın dik ve mağrur bir selvi gibi çöreklenir hasreti gözlerine usançsız bir o kadar da başına buyruk yalman kayalıklarda deniz delisi bir rüzgar olur kolları hırçın dalgalarla sarmalar alırken koynuna seni dağ deyip geçme adamım karlara kahırlı kardelenler kesti önümü kekik kokulu yollarından geçtim dökülüverdi ellerime gece yüzüme ayın şavkını sürdüm gönlümü kırma adamım dağ dediğin hasret dağ dediğin umut doruklarında özlem özlem tüterim bir o yandan bir bu yandan ateş olur yanarım üflese savrulur külüm velhasıl dağ dediğim kutsal bir sevdadır karşımda boşuna büyüklenme adamım |