BENİM MESELİM
BENİM MESELİM
Tam yüz kırk üç yıl önce, Sürülmüş öz yurdundan atalarım. Ev bellemiş,Yurt bellemişim , Yuva bellemişim seni Türkiyem ! Yurtların en güzeli... Memleketimden insan manzaralarına da bakmışım, Masmavi gözüyle şairin! Zil, Şal ve Gül ile Endülüs’de Raksı da hayal etmişm Beyatlı’yla. Ay yükselirken akşamları sazlıklada, Kamışlarla tutuşmuşum,Haşim misali... Tokat’a Doğru demişim,Külebileyin. Masa da masaymış ha! Demişim, Masama dertlerimi yüklemişim, Yirmi şu kadar yıllık sınıfımda, Ama çöp gibi bir oğlana tutulan, Aysel’e de yanmışım! Şu Fırat ’ın Suyu akar derindir Türküsünü de dinlemişim, Demirkırat Parti,Halk Partisi, Çeşitlemelerini de dinlemişim dedemden... Mahallenin tek buzdolaplı evinden Kar gibi porselen kabın içinde, Bir avuç buz da istemişim, Kör Talatgil’den, Çerçici Memiş’in eşeğinin üstündeki, Tehliz torbadan paslı testeryle kestiği, Yayla buzundan da yemişim… Mahalledeki her çocuğu, Esme Nine’nin doğurtuğunu, Bebe ters geldiyse! Bedirhan Ebe’ye koşulduğunu görmüşüm! İlkbaharda çiğdemler açar açmaz , Karların altından sarı mor, Mahallenin çocuklarının, Takıp çiğdemleri iğde dalının dikenlerine, Çiğdem çiğdem çiçecik, Ebem oğlu bitecik, Bir verenin kızı,iki verenin oğlu olsun ! Çığlıklarıyla ev ev toplayıp pişirdikleri, Bulgur pilavına kaşık sallamışım. Masal saatlerini dinlemişim pilli radyodan, Ciklet almışım bakkal Bilâl Amca’dan, Açık hava sinamasının filmlerini izlemişim, Kambur Sultan Abla’yla, Çelik çomak,Dokuz Dalya oynamışım , İlletli öksüz Tafil’le! Büyüyüp uluca kavaklar gibi serpilip İş , aş , eş , evlat sahibi olmuşum en helalinden... Şükür şimdi her evde buzdolabı var! Şükür şimdi Garbın afâkını , Çelik zırhlı duvarlar sarmıyor! Şükür şimdi bir daha İstiklâl Harbi’nde Dedeler, babalar kalmıyor! Seni canımdan çok seviyorum Türkiye’m Sen vatanların en güzelisin, Seni canımdan çok seviyorum Milletim , Sen Milletlerin en cömertisin, Türkiye’m Türkiye’m canım vatanım, Atatürkü’ümün emanetisin! *** 11.07.2006 ANKARA |