KIRKLAR BELİNDE HELVA YEMEKDuygularım parçalı bulutlu Mevsimlerden hüzün sağanak , sağanak umursamazlık Aynalarda yine her zamanki Yalnızlık Ve Şakacı yaramazlık Omuzlarda ağırlaştıkça Hayallerde koyulaşan Gönül akşamları Duygularımın adını sordum Gönlüm bilmiyor Bir isim bulabilsem Hislerime Adını bir koyabilsem Yetim bakire düşlerimin Öksüz aşklardaki çözümsüz denklemlerin Adını bir koyabilsem Ve zamanlar ötesinden aşina yüzlerin Peşinden koşmuşluğum Bir umut müjdesi Olurdu Gönül akşamlarında Çocuk saflığında Kutsanmış sevgilerin Kirlenmiş bekareti Tanrı lanetine uğramış Gece yürüyenlerin çocukları Gönlün Sina çölünde Bir Samiri heykelciği Altın buzağısı yüzler ve Altını kıskandıran saçlar Tanrılaşır Gönül akşamlarında Aşk özgürlük değil güzelim Tutsaklığın güdümlü hali kimlere emanet ettiğine bağlı ruhun kafesini günahın afla yıkanmış utanmışlığında umutlar yıldızlaşır Gönül akşamlarında ...................................... Çakallarda kurtlar kadar tehlikeli Ve aslanlar hatta sırtlan Ayaklarınız altındaki sürünen Yılan a ne demeli Demek ki insan olmayınca Vasfının önemi yok Adı kurt, aslan, çakal her ne ise ama hayvan Dediğin gibi dost: AYRISI GAYRISI YOK AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE misafir olmasına izin verme iç barışını bozacaksa gönül akşamlarına ................ ve Zaman gönlüme fısıldadı akşamların enkaranlığının müjdesiyle KIRKLAR BELİNDE Bilmekle tanımanın arasını ‘Helvanın lafını vermekle yemek gibi’ ’Ağzında tat var mı’ diye sormuştu Misafirken,,,,,,,,,,,,,,,, Gönül akşamlarına....................................... ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, |