HAYDİ GELeski bir rum bankası bodrum da, iki katlı , duvarları taş... heybetli.. adı hades olsun demiştik. yağmurlar tufan olup, sanki yazdan arta kalan tüm kirliliğini atıyordu, her yere bulaşmış… dar bodrumun sokaklarından denize.... kış yaklaşmış, herkes evlerine çekilmiş, bir avuç bizler kalmıştık, kocaman gözlü ve yumuşacık kırılgan kedi’ ile... “ve o hep doğurgan” bu kış ne hoş olacak hades’de demiştik, sevinçle... ocakta ateş, odun ve çıra kokusu.. nasıl bir rüzgar nasıl bir yağmur sesi bu bizi tek yapan. şarap şişelerimiz ellerimizde, serilmişiz yerlere, başım onun omuzun da karıştırırken saçlarımı.. kulaklarımızda yine leonard cohen rüzgarla gelen.. nasıl bir rapsodi bu tanrım.... haydi gel ! kırılgan kedi!.. şimdi sevişmeliyiz... sindirerek tenlerimizin kokularını, yarı yitik beyinlerimize. yerdeki yüz yıllık eprimiş kilimin üzerinde, yüz kez sevişmeliyiz demiştim. kokusunun adını koyamadığım beyaz ve kıvrak incecik vücüdünu, santimetrekarelere bölüp, her parçasını soluk soluğa öpmeliyim ki yaşamımızda tatmadık erişilmez, hiç bir şey kalmasın........ sonra .... hadesin ürkünç bekçisi kerberos un uzattığı gümüş tastaki , mor renkli ve ağulu içkiyi kana, kana içerek, sımsıkı sarılmalıyız ve beklemeliyiz ölene dek... aradan yıllar geçip bizi bulduklarında, çürümüş olsada bedenlerimiz,... kemiklerimiz ve yaşanmışlarımız ayrılmamalı birbirinden... haydi gel! beraber nefes almak hüner değil, beraber ölmek hüner.. .. selçukcetikikibinyediyaz |