KARA GECE
gece geldi yine
ben de geliyorum kanalizasyon borularından, bulaşarak boklara ve boşaltarak bütün sidik torbamı her yere .... uyanıyorum sırılsıklam?.. şişelerle içki içmişim, ve bir çuval dolusu ot... beynim kozmik bir dünyadan, sanrılar gönderiyor bana. tam ortasındayım... traş edilmiş kaşlarımı görüyorum .. dazlak kafam ve çirkin suratıma ne yakıştı... eprimiş soluk ipek uzun bir elbise giymiş sevgilim küfrediyor çığlık çığlık... naif yüzü ve ince bedeni gri ama, dudakları ve tırnakları kankırmızı. bende göğüs uçlarımı kestim hemen.... ....benim de kırmızım olsun.... amerika koşmakta, koca kıçını sallayarak, arsız - doymaz bir koca köpek gibi salyaları akan. ırak’a doğru... havada taklalar atıyor bay bush halklar ağlarken... kedilerin miyavlayan sevgisi, geri getiriyor beni sanrıların içinden. bir sigara yakıyorum ve dikiyorum şişeyi tekrar boğazıma, ağzımın kenarından akarken birazı, pencereden bakıyorum; yaşayan sadece bir iki ışık kalmış .. bir de; hırsızlar ve bekçileri, orospularla pezevenkleri, sararmış dişleri arasından, irinli, şehvet salyaları akan kara adamlar arkalarında.. geceye doğru daha yeni yürüyorlar, ve uyuyor sokak çocukları, beton üzerinde, (onlar betonu öper beton onları) sarılmışlar kendileri gibi sokakta büyümüş köpeklerine, biraz daha ısınmak için bense ölüyüm, odanın tam ortasında.. sen her yerdesin kara gece... selçukcetikikibindörtsonuistanbulev |