ELİF
Güneşim sönmüş be üstad
Bizim gibilerine yok anlaşılan vuslat. Çiçeğimiz kurumuş be üstad Topraklarımız mı, acaba çok kurak? Hayatımız kül oldu be üstad, Tekrar hayat bulur mu bu kalp? Görebilir miyim tekrardan? Görebilir miyim hayırsızı, Hayatımın hırsızını? Ben neden görmek istiyorum Üstad? Yoksa ben miyim hırsız? Ya da ben sevdim ya, Sevmek bedava Bedel ödemek ağır ya ondan mı? Biz vuslatı camilerde bıraktık be üstad Topraklarımıza su veren yok. Bir başka hayatta atar o kalp be Uzaktan, rüyalarında ancak Rüyalarını da çalar o hırsız Sen cihanı alsan da onun bedelini, Hayranlığını, sevdanın borcunu, Ödeyemezsin be üstad. Anılarının sızı bırakan dikenli yollarında yürürsün de Gene de kırılamazsın o hasret kokulu yare, Kalbin pare pare de olsa kırılamazssın işte. O sana merhem olmasa da Bir yara daha açsa da hücrelerinde Kırılamazsın be üstad. Gözyaşlarımda boğuluyorum be üstad! Her gün öldüm diyorum da diriliyorum. Seherde başlıyorum hicranla güne. (E)llerde ne vardı da gitti be üstad? (L)eyla’nın Mecnun’unu bile geçti bendeki bu aşk (İ)lleti-i hayat bu üç harfli zaat (F)eragat ettirmiyor düğümlüyor bak. Hicran kokuyor sözlerin be üstad. Sen git kendini bu YARdan at. Ama ölsen de unutmazsın... Ölsem unutmam seni... Ölsem unutmam seni... |