Yıllar Sağ olsun
Ömrümce gülmedi talihim bana
Elimde kırılan dallar sağ olsun Payımı almışım acıdan yana Şekerler sağ olsun ballar sağ olsun Elem var ömrümün her senesinde Yaşadım dünyanın hep köhnesinde Hayat oyununun dert sahnesinde Adıma yazılan roller sağ olsun Dünyada yerin yok gariban isen Hep çile çekende olur mu esen? Yaşantım boyunca önümü kesen Engellerle dolu yollar sağ olsun İçimde kederler hep koçan koçan Hangi birisine dayansın bu can Sinemde kapanmaz yaralar açan Şu zehir zemberek diller sağ olsun Dostlukmuş vefaymış geçin be geçin Bu isyan bu öfke sormayın niçin Düştüğüm yerlerden kaldırmak için Elimden tutmayan eller sağ olsun Yaktığım feryatla çınladı feza Duymadı sesimi kimseler keza Bitmiyor ömrüme kesilen ceza Halime umursuz haller sağ olsun Ezelden ebede her günüm zehir Bir kere vermiyor hüzünler tehir Biçare yüreğim bir azgın nehir İçimde çağlayan seller sağ olsun Bu yalan dünyanın direği mi var? İnsafa gelecek yüreği mi var? Kadere sitemin gereği mi var? Yaradan ne yapsın kullar sağ olsun Merhamet bilmeyen hayatın fendi İşte en sonunda beni de yendi Aydurmuş ’un ahdi ömrü tükendi Yaşanmadan geçen yıllar sağ olsun MUTLU AYDURMUŞ |
İçimde çağlayan seller sağ olsun!" Sağ olsun elbette. Yürekteki o depremleri, selleri yaşamamış olsaydınız. Sıradan bir adam olacaktınız ve bizler Mutlu Aydurmuş'u tanımamış olacaktık. Yani sellerdir sizi siz, bizi biz yapan.
"Yaşanmadan geçen yıllar sağ olsun" Acı ve sitem karışımı bu dize de yaşam koşullarının sizi olması gerekenden çok daha önce olgunlaştırdığını anlatıyor. Ki bu dizeniz yukarıda söylediklerimi doğruluyor. Ozan yüreğinize selam olsun! Saygılarımla...