O İĞDELİ SOKAK DA
sıcaktı
ayın altında parıldayan böğrümde saplı yürek karası bir bıçaktı koyu yeşil bir gecede yıldızlara baktım, yaralı hayret, ölmedim gözlerinin derin uçurumlarına henüz gömülmedim söylenmeyenin peşindeydim o iğdeli sokak da gözlerinin keşfindeydim lacivert hülyaların ortasında bir o gördü cinayeti bir o sezdi karanlıkda o sarışın ihaneti uzak dağlara gerilmiş bir yaydı tek şahidim, gözcümüz aydı içimde büyüttüm taze baharı yeniden kumru tüyü sabahlara uyansam da yaşama sevincimi örseleyen sarhoşluğunda o iğdeli sokağın ben mi gezdim anılar ülkesini hayaletim mi yoksa uzaktı gülüşünü topladım avuçlarıma yabanıl topraklarda sıcaktı üzgündün belki kirpiklerin telaşlı tuhaf derecede serinkanlı şimdi, o iğdeli sokak da ayın altında başımdasın öyle bakma bana gözlerin değmesin yüzüme kederim bende kalsın koyu yeşil gecede rüzgara eş nefesle savrulmuş gibi, hüzünle yoğrulmuş gibi, anlarsın muhakkak bir şarkı olmalı içli, sessiz şakaklarım da çınlayarak ağlaşır çakıltaşları ağlatır öfkeli deniz vuruldum, böğrümde saplı yürek karası bir bıçak sohbetlerin koyu gölge şehvetinden uzak da dipsiz bir kuyuya düşmekte gözbebeklerim ağırlaşarak yatarım o iğdeli sokak da yıldızlara bakarak anladım, yanan yıldızlar yakındı bana buzlu gözlerin uzak sus konuşma, kalsın, dilindeki söylenmesin bırak tutma ellerimi ellerin üşümesin Bülent KARAKAYA Aralık 2013 |