FELAKET TELLALI GÖZLERİKaç kez acılarından doğar insan Anka’nın küllerinden doğduğu gibi Kaç kez hükümsüz bırakır insanı zaman Verildikçe tutulmayan yeminler gibi Her bakışta aynı duyguları yaşayıp Kaç kez her acısında ölür insan Acı; Dünle yarın arasında bugün Bir yaz gecesi sinemadan dönen çocuğun Elindeki kullanılmış bilete bakmak Yalnızlığı dost bilinenden İhaneti yâr denilenden öğrenmek acı, Bir yetimin öksüz kalması Papatyaların gökyüzünü yitirmesi Denizin dağa aşkı Mecnun’un çöllerde olmayan Leyla’sı Kız Kule’sinin İstanbul’a aşkı Tahta limanların taşlara özenmesi Yağmurun yeryüzüne inmesi acı, Akşamüzeri Gölgelerin güneşten kaçması Sinemim maziye vaveyla koparması Bir yudum zehre şeker atmak Elemlerin içinde bir tebessüm Deniz kenarında çizilmiş bir resim Acı Hayat; acılara alışma sanatı Tekil mutluluklara tutunma Gözleri intihar tellalından Yazılan birkaç satır name Sandalcının ağzındaki küfür mesela Zalimin zulmü, mazlumun ahı Şeytanın sevabı, âlimin günahı Ve hayat, gurbet türküsü çığırma Bir yas tutturup kâinata İmkânsızlara yaslanma Aşka yâr olup, yâre ırak olma Aşk; Adem’in Havva’sı Uğruna kovulmak cennetten Habil’in Sidre’si Can vermek cananından gayrına Ayın güneşe yalvarması aşk Şems’in Mevlana’sı Bülbülün gülü Kavuşmanın ayrılığı aşk Ayrılık, feryat, figan, vaveyla Irak diyarlardan ses ulaşmaz diyarlara Selama muhtaç kalıp Helak olmak, iki göz gibi Yan yana durup kavuşamamak Her sevda kendine hançer Bilindik darb-ı meseldir Kılıç kınına çalmazmış keskinliğini Ondandır; ayrılık kesmez aşkı Ölüm, kavuşmaya sunulan bade Ben kaç kez daha doğacağım acılarımdan Kaç kez daha edatları taç yapacağım cümlelerime Bağlaçlar sultanı olacak dizelerimin Söylesene Kaç kez daha asacağım kendimi Felaket tellalı göz bebeklerine |