3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1418
Okunma
Hak-bâtıl ayrılmışken ne yaman çelişkidir
Nefse tabi hallerden bez gel kıldan köprüye
Ev-araba, para-pul dünyalık ilişkidir
Dolan birkaç zamanlık gez gel kıldan köprüye
“Külli şey’in kadîr” O! İmtihandasın uyan!
Varsa bulsun bir formül ilm-i fenni okuyan,
Kabirsiz köy var mı hiç? Ey gafletle uyuyan!
Bu girift bilmeceyi çöz gel kıldan köprüye.
Yüz yirmi dört bin nebî… Bir o kadar evliya…
Hikaye mi anlattı? Çıktı mı yalan riya?
Pencere yok kapı yok. Bulunmaz ki hiç ziya.
Karanlığı nûr ile boz gel kıldan köprüye
Yetim öksüz bilmeden geçirdiğin hayatı
İblîs-i laîn ile kaçırdığın hayatı
Şuûru, basîreti göçürdüğün hayatı
Gömüldüğün arz gibi ez gel kıldan köprüye
“Hesap-mîzan yok!” deyip kendini bir öküzle
Kıyâs etmen ne gülünç! Gel bu hali temizle.
Sorumlusun efendi! Sabittir otuz cüzle
Özündeki hasleti sez gel kıldan köprüye.
Mazlum gitti zulm bitti zalim gitmem zannetti (!)
Bir yalan rüya idi pek de ansızın bitti.
-Muhkem haber- bu sonu her nefise emretti.
“İnnâ lillah” lafzını yaz gel kıldan köprüye
Alim kul cahilâne beyan etti bu hâli
Akibetinde umar Rahmân ile visâli
Sevgiliye kavuşan dost Mevlânâ misâli
Düğüne gider gibi tez gel kıldan köprüye.
Murat Alim ÜNAL
...