HÜZNÜN ADI
Bir bilinmezin ufkunda yeni bir yorgunluğa yoğun adımlar atarken
Ve sığıntılarında kaybolmak isterken hayatın, Senden kalan yalnız kalabalıkları kovarken kaçtıklarım... Hüznün adı sen, senin adın hüzün olunca anladım. Bu mavi dünyanın kara deliklerine emeklerken elimden tutan, Göz bulutlarım karardığında gül kokulu al mendilim, Gözlerime değil yüreğime dokunan. Hüznün adı sen, senin adın hüzün olunca anladım. Parçalanmış benliğimin kırıklarında En deli çağlarımın, kar yağmayan dağlarımın Ve öyle hoyrat öyle zamansız rüzgarların Boğulduğum ve yandığım Hüznün adı sen, senin adın hüzün olunca... Ve senden sonra... Açılınca tozlanmış ve küf tutmuş sandıklarım, Anladım anlattığını ve haykırdım karanlıklara Haykırdım toprağa... Gömerken seni. Ve anladım... Anlatamasamda anladım! Hüznün adı sen senin adın hüzündü ANACIĞIM! (19 ocak 2013’te Hakk’ın rahmetine kavuşan Anneciğime ithafen... Mekanın cennet olsun...) |