Çay Bardağının Kahveye Aşkı
bir garip çay bardağıyım ben
bir zamanlar kumdan kaleymişim yıkmışlar, toplayıp götürmüşler beni ısıtmışlar, soğutmuşlar başka maddelerle halvete sokmuşlar hiç hatırlamam hamurumdan gelir kırılgan olmam kum gibi dağılır giderim ama beni en çok kıran cezvede süzülen kahvedir, kahve aşk ile pişer köpükleri bulutlara salınır hele de kokusu beni benden alır ama onun gönlü fincandadır dayanamam renkleri giydirmiştir teni öyle bir sevdâ ki gelinliğini örter köpükten duvağıyla varır fincanın koynuna fincan ağzına kadar dolar kahvenin aşkıyla uzaktan bakmaktır bendeki kader bir fincan kadar olamamak kırılmaktan beter dağılır giderim köşe bucak toplayamazlar kahve, cezveden kertilmiştir fincana yazgısı odur, gönlü ona ayarlıdır başkasına varsa soğur gider, ne tadı ne hatırı kalır kahve, cezveden kertilmiştir fincana fincan kadar süslü değilim ben ne desenim var ne şeklim ince bir belim var gönlümden ince kırılırsam dağılırım köşe bucak toplayamazlar ey kokusundan bulutları ağlatan bol şekerli yârim kırk yıl değil her parçamda bir ömür hatırın var sen yeter ki kırma şu garibi sarayım yok ama camdan bir kulübem var kırma beni köşe bucak dağılırım toplayamazlar… fallar bugün benden yana değil sen, hiç değilsin… şimdi gidiyorsun ve ardından kokun yayılıyor buram buram içime çekiyorum hasret gibi şimdi git… Attilâ Edri |