YAŞLILIK HALLERİ
Bu sabah mahmur mahmur onla göz göze geldik
Gözüm iyi seçmiyor, ayna biraz kırışık Bir mahzun tebessümle selamlaşarak güldük Yaşlanıyor muyum ne, yüzüm neden buruşuk? Eşimi uğurladım, yıllar var ki yalnızım Oğullarım gurbetten ararlar kulak duymaz Ara sıra olsa da kapımı çalar kızım Lakin bir damadım var adam yerine koymaz... Kadim dostlar toprağa girerken birer birer Sirenleri çalınır terki diyar etmenin Yabancılaşır dünya, kalbime sancı girer İçimden bir ses der vakti yakın gitmenin... Gayet maharet ister ihtiyarsan yaşamak Asamı unutursam tüm yollar taşlı olur İnişte zor çıkışta, varsa üç-beş basamak Yolları şaşırırım, halim telaşlı olur... Merhaba dedi biri, hatırladın mı beni? İşaretle gösterip oturduğumuz yeri Dedim ki konuşmadık, ne de tanıdım seni! Bildiğin gibi olsun...diyerek döndü geri.... Misafirliğe gittim evladımın evine Dikkat etti isem de çorbayı döktü kaşık! Keşke tokum deseydim, mahçup oldum geline Sofraya oturmasam almazdı ki yakışık... Yolda görseler beni tanımaz torunlarım Çocukların suçu yok! suç, upuzun yolların Yine şükür halime, çok değil sorunlarım Daha da beteri var bulunduğum halların... Her daim kontrol etmek anahtarı ocağı Öyle büyük külfet ki hayatımı bağlıyor Çağırsalar aramam ne soğuğu sıcağı Öksüz bir çocuk gibi yaşlılığım ağlıyor... Hayat denen serencam, devridaim yeryüzü Bağda güller açsa da solsa da yaşanacak Yaşlandıkça somurtur paranın güleryüzü İnsan ne kadar zengin olsa da yaşlanacak... Aslında katlanırdım yaşamaya yalınız Bir bulunabilseydi unutkanlığa çare En çok duyduğum söz şu ’sağlıcakla kalınız! Oysa hiç kapanmıyor yaşlılık denen yare... Bulem hatun,/12/2013, Antalya’ |
İnsan doğar, yaşar ve ölür
Çocuklujk, gençlik ve yaşlılık yaşanacak çaresiz
Ömrüne bereket değerli kalem
ALLAH'A EMANET OLASIN, SAĞLICAKLA KALASIN