Ecmel
Ecmel…
Günahlarımın tövbeleri, Ömrümün âhireti kadarsın… Kuş tüyünden bir kalem, Göğün sûreti kadarsın… Yalnızlığın kalabalığında Koşuşturan bir yalnız, Işığı çalınmış yollarda Ateş böceğinin gayreti kadarsın… Ecmel… Sayfalar dolusu karaladığım İsminin nûru kadarsın… Mikâil’in yağmuru İsrâfil’in sûru kadarsın… Her halindir dört mevsim! Bir kış kadar çetin, Bir bahar kadar renkli, Bir yaz kadar mutlu, Bir güz kadar hazinsin… Martıların deniz üstündeki raksı Çocukların, günahsız avuçlarındaki duaları kadarsın… Ecmel… Ak düşmüş zülüf kadar asil, Göğse vuran bir kalp kadar hiddetlisin… Duvarların sessiz haykırışları, Ateşin en kıvılcımlı nefesisin! Dikenler içinde gül, Güller içinde sensin! Sen ki… Gecenin kadim dostu mehtâbın Parıldayan yüzünde bir gamzesin! Sana susamış gönüllere Deryâ olur sesin! Ecmel… Bitmeyen satırlarda tükenmeyen sözlersin… Gülümsemenin eş anlamlısı, 45’lik plakların çıtırtılarından bir demetsin… Doğmayan güneşin sabahında Gözleri kör eden bir aydınlıktır gözlerin… Hangi Âdemoğlu cüret edebilir Gözlerine bakmaya derin derin… Ecmel… Hasretin tenhalığıdır ismin… Güzelin “en” hâli! Aşkın “sen” hâlisin! Dudaklardan düşmeyen bir şarkının Nakaratındaki nağmesin… Kanatlanmamış bir kumru yavrusunun Uçmaya hasretisin… Ecmel… Adını yazan hangi kalem tükenir? Hangi yangın durulmaz, Hangi gönül kavrulmaz, Hangi yol varılmaz senin için… Ve senin için… Bitmez bu şarkı, Yetmez bu şarkı… Attilâ Edri |
Şiirde rakam kullanma