'' Hüznün LaL Dokunuşu ''
Her an kendi ecelini yazdı.
Yazmaların ardı arkası hep bir eceli anımsattı. Ve biz kurban ettik kendimizi son arzumuz dudaklarımızda.. Nasıl bir lanetse bu ölmeyi de beceremedik. Harfler Kursağımda.. Dilimde kasvetle bin yıllık bir isyan. Ahh bu şiirler.. Olmasaydı ve ben yazmasaydım. Ağlasaydım.. İfadesiz olan bir surat var karsında bakmasını bilene hüzünler fısıldar.. Sevişmelerin ortasında dokunaklı ninniler hüznünde.. Gecenin Orta yerinde İki Küçük Parıltıda Bir Akım var ki Birbirine. Gözlerin konuşmasıydı bu. Adini da koyduk yasarken, farkındalıksız ‘ Hüznün lal dokunuşu ‘ nakş ediyordu Yüreğimize, yüzümüzü duvara karşı çevirip akmasın diye yaslar mücadelesi verirken.. Hani bağrının orta yerinden kopar ya kıyamet susmak istemeyen sızıntılarla bir sel yaratabilir durumdayken gözyaşlarıyla.. Ahh.. Bu Şiirler olmasaydı ve ben yazmasaydım ağlasaydım.. Çoğunluğu hayal kırıklığı olan sevdanın damarını kopardık Oluk oluk akarken deli bir yalanın büyüsüne kapıldık Olmayacak duaları mırıldanırken âmin bile diyemeyen cesaretsizlik varken biz hangi mısraları yazdık.. Okumak var birde yasayamayacakken Nede zor gelir insana hükmü verilmiş kurbana son isteğini sormak gibi öylesine saçma.. Ahh bu şiirler olmasaydı ve ben yazmasaydım. ………………………………………….Ağlasaydım. |