2004in Eylül Ayıydı Günlerden Cuma…2004in Eylül ayıydı günlerden Cuma… Hüzün kokan yüreğim sahibini ararken İstanbul fatihe sırılsıklam yağmur yağarken Bir köşede yetim çocuk ağlarken Bir ses duydum bir ses geceden bir ses Kalbimin en ince yerine dokunan bir enfes Rabbim Rabbim deyip gönlüme giren ateş İbrahim’e koyun bana gelen bir eş Şimdi ey fırtına ne yandan esersen es İstanbul aşka gelmiş, fatih bana gülümsemiş Melek “aşkım” demiş, beni ruhumdan eritmiş Zaman geçmek bilmiyor, kalbim çiçek açıyor Yüzüm gülüyor, o ise peri gibi süzülüyor Nazar değmesin, yetim başını eğmesin Karasevdalındım Gönül telime dokunan meleğe Bahtım kara değilmiş dedim beni üzen feleğe Bir gamzesini değişmem şu fani dünya denen düzeneğe Bir gözünün hatırına atın beni İbrahim’in Ateşine Allah’ım dedim Allah’ım bu rüya mı? Yoksa şeytanın cennetten dediği dünya mı? 2005in Ekim ayıydı günlerden Cumaydı Esenler den bir yolcu elinde ıhlamur çiçekle Kalbinde gülücüklerle, tek taş yüzükle İçi içine sığmayan kalbi tetikte iken Rabbim deyip durmadan şükrederken Bir karasevdalı “gönlünün sultanına” giderken Bir ses……………………………………………………………….. Bir es………………………………………………………………………. Bir nefes………………………………………………………………… Bir kadın……………………………………………………………………….. Bir erkek……………………………………………………………………… Bir ihanet…………………………………………………………………….. İki veled………………………………………………………………….. Yıkılan …………………………………………………………………….. BİZ…………………………………………………………………………… Dipnot:Ben sana “gönlümün sultanı “derken beni yangının ortasın da bıraktın bir tene gittin ya,Dilerim “Gönüller Sultanı” mahşer günü eylemesin sana asla Şefâat... Cuma Köse |