4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
870
Okunma
Bir tohumun ölümü gibiydi aşk
Yeni kâinatlar açılırdı her yokoluşta
Adımın kibritinde kimliğimin yangınısın
“Sen beni benden daha iyi tanırsın”
Gündüz mevkîde makâmda
Gece günâhın koynunda
Yolculuğunu infâza hazırlanan zâlim
Kefen bezleri yapışırken ruhuna
Sessizliğin ıssızlığı hâkimdi bedene
Yemekler dağıtılıyordu kapısız karanlıkta
Gülmelerinin rengi ağırdı
Gözyaşın topraksız bir mezârda uyandı
Aralık korkuya teslîm sanâyi kokuyor bahçeler
Melda Leylâlarla kavrulurken düzenler
Süveydânın merkezine indi kıvılcım
Azametli çıktı düşmanlığın çınarı
Dünyâyı salladı jülîde ılgım
Kristal kürelerde film şeritleri
Sızıya gebe ahenkler yansıyor mâvi güllere
Lerzân köslerin frekansı ulaşıyor dikenlere
Dört yanı camdan gülistanın
Bülbül haykırırsa mekânı patlayacak zamanın
Işık denizinde yüzen dalgıç karaltıda vurgun yedi
Kimyâsı bozulalı kinâyeler delirdi
Mısra mısra yıkılıyor hânemiz
Vuslat haberi getirmiyor zarîf güvercinler
Hicviyeleri unutalı medhiyelerde boğulduk
Hazânlara yelken açtı kutsal hazînemiz
Erdemli güneşin câhil kralları kamerin nûrunu söndürdü
Riyâkârlık borsası dönüşe hazırlanan mazlûmu yoldan döndürdü
Füze kalkanları yüklü hayat arabalarında
Tekerleklerde senfonilere karışan ölümün sesi
Çılgın esriklikler doğdu tereddütün ışık hızıyla
Caddeleri soğukla kapladı gri perdeli evlerde büyüyen çocukların nefesi
Kim kurtaracak şimdi hüzzam güftelerle boğulan esi
Tek bir cevap yankılandı seheri özleyen ufukta
“Ölmeden önce ölecek” yürek lâzım insana
5.0
100% (5)