DÜŞÜN DÜŞÜN DÜŞÜN
Bir insan düşün, ıssız çöllerde kalan bir garip yolcu gibi
Bir insan düşün yol üzerinde müşterisini kaybetmiş hancı gibi Yine bir insan düşünki önünde bardağı boş, kendisi sarhoş Yazık bu insanın hayatı sönmüşken yaşıyorum diyor Belli ki çaresiz tutunacak dalı yok, işte o insan yaşarken ölmüş… Bir çeşme düşün kalmış dağ başında yalınızca Sularının şırıltısı yalnız geceleri dinlenir yıldızlarca Garip bir yolcu gelipte, bir iki saat başında konaklayınca Ne kadar mutlu ve ümitlidir o an kim bilir Onun da yalnızlığa tahammülü yok, ama yaşıyorum diye sevinir… Bir meyve ağacı düşün küçükten kırmışlar dalını Masum bir arıyı düşün, kırmışlar kovanını yemişler balını Yine bir insan düşün ki severken kırmışlar acımasızca kalbini Ama yine yaşama bin bir ümitle bağlanır Halbuki onun yaşamaya hakkı yok, çaresizliği için katlanır… Düşün, düşün, düşünki, bu insana kapanmış bütün ümit kapıları Kopuvermiş bu insanın hayatında tuttuğu bütün dalları Suya düşmüş tüm kurduğu hayaller, bitmiş sevdaları Bu insanda yaşıyorum demek zorunda, ama çok mutsuzdur Bütün dünya onu sevse de, artık bir tek seveni yoktur… Akşamları batan güneşi seyrediyor musun? O ufukların kızıllığında, ben ise yeryüzünde batıyorum Korkunç gecelere rağmen, mutlu bir sabahla başlarken gündüzlerim Güneşe her akşam karanlıklara batmaya desem de mahkumsun Çaresizliğime boğulurken her gün, hayatımın bittiğini sende; ELBET GÖRECEKSİN BİR GÜN… SEYFALİ SOYUDURU KADILI KÖYÜ SARIKAYA YOZGAT 14 ŞUBAT 1982 |