30
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
3256
Okunma
(Eli öpülesi; unutulan öğretmenlerime)
Zamanın tezgâhında yıllarımı dokudum
Yükseklerde gözüm yok, istemedim hiç makam
Kendimi yeniledim bende sizle okudum
Bir araya gelmedi biliniz iki yakam.
Cefaya aşık oldum, refah bana uzaktı
Cehalet gece gibi yolumuzda tuzaktı.
Peşinizde koşsam da; vefânın gözü kördü
Bir gül getir kapıma; Kasım’ın yirmi dördü!
Sevginizi içimde; benimkiyle besledim
Zora karşı koysunlar, palazlansınlar diye…
Issız dağ başlarında yolunuzu sesledim
Ayazda ateşimle alazlansınlar diye…
Gözlerin kor ateşi beni size yürütür
Ne olur artık gelsen, hasretimi çürütür.
Kavuşma arzularım üşüyüp kışı gördü
Bir gül getir kapıma; Kasım’ın yirmi dördü!
Geceler hiç bitmiyor, bütün bedenim sızı
Kemirirken içimi yıldızları saydırır.
Kurduğum hayallerin inerse beyne hızı
Azrail’in peşine takılmaktan caydırır.
Vuslat derin uçurum, yakalayarak avut
Dilim sözü çevirmez, sabır ağzımda kavut.
Koklamak istiyorum ayrılık uzun sürdü
Bir gül getir kapıma; Kasım’ın yirmi dördü!
Ölümüne sevmiştim ayrılmaz sandım sizi
Kolay mıydı unutmak, söyleyin şimdi neden?
Elime silgi alıp bıraktığınız izi
Öyle zor ki çıkartmak, başa dönmek yeniden.
Yalvarırım tez gelin, muhtacım dokunuza
Duyunca başım döner aşığım kokunuza.
Araya giren yıllar, nasılda duvar ördü
Bir gül getir kapıma; Kasım’ın yirmi dördü!
İsmail Süklüm
(Bütün meslektaşlarımın günü kutlu olsun.Ayrıca şiirime yorumlarıyla destek olan gönül dostlarıma teşekkür ediyorum.)
24 KASIM 2013
KASTAMONU
5.0
100% (39)