ZÜLEYHA BİN PİŞMAN
Bir nur ikliminde seyahat ettim
Yusuf’u yürürken gördüm bu gece. Hürmetle seslenip yanına gittim Dünyama gülleri ördüm bu gece. Atılıp satılmış bunlar bir yana Ağlamış babası hem kana, kana Güzel bir sabırla çıkmış tavana Başımı sırlara yordum bu gece. Ayrılık yakıcı, Yakub’u yakmış Yusuf olanlara ibretle bakmış Büyük bir ateşten kurtulup çıkmış Uzun hikâyeyi sordum bu gece. Mısır’a bir sultan olmuş da yine İtimat etmiyor asla nefsine Züleyha bin pişman yaralı sine Olanı çepçevre sardım bu gece. Kıtlık var kardeşler Mısır’a gelir Onlar bilmez Yusuf onları bilir İster Bünyamin’i onlar da verir Ben de o illere vardım bu gece. Yakup ağlayarak gözlerden olur Derdine çareyi sabırda bulur Gömleğin sırrıyla kalkıp doğrulur Onunla çemberi yardım bu gece. Hikâye mutlu bir sonla biterken Yusuf ölümünü istiyor erken Bu da ne, nasıl iş; herkes gülerken En güzel hayalî kurdum bu gece. CEYHUNİ en güzel hikâye bitti Yusuf hem Müslüman hem Salih gitti Bizlere gerçeği işaret etti İhlâsla divana durdum bu gece. |