" ben mevsimin yalancısıydım "dün bir dağ yamacından derledim seni, ben mevsimin yalancısıydım giriftar parmak uçlarıma hibe ettim kokunu saçlarında bir sevda türküsü, dağların mahrecinden dokundu dudaklarıma susma asya ! en kanlı sancılardan doğur yüreğimi ki soğur gözlerimden çırılçıplak bir aşk ......... başın göğsüme ne kadarda yakıştı nasılda çok istemiştim gönlüme çöreklenen bu hasreti yenmeyi ne kadarda özlemişim toprağına belenmeyi yapraklarında iffetli bir beyazlık bulutların rimeli akarken masmavi gökyüzünden cemre durdu ve akabinde bahar durdu kibirli olan sadece yağmurdu asya sevda onurunu paylaşmaz asla paylaşmaz ve bakışlarından sıkılan o kör kurşun menzilinden hiç şaşmaz iliklerinde namusluca dolaşır sadakat hiç bir rüzgara meyil etmez bu iklim ben güneşe bakamam asya gözlerimin kamaştığı kadar ışırsın ve göz yaşlarımı bir tek sen taşırsın tebessümü hançerlenip vurulan ilk biz değiliz kaç ihanete gülümsedi yüreğimiz kaç veda’ya çelme attık kaç acıya caka sattık dağ omuzlarında ağır bir kasavet nefesin parmak uçlarımda sendeliyor asya, ben hüzün emiyorum göğüssüz sevdalardan asya, d/üşüyorum ben zemheri bir intihar gibi sokuluyor mütemadiyen bağışlanmamış günahlarla tek kişilik ölünmez bu sevda yalnız bir ölümle bölünmez asyam uytun .......... |
şiirin bir yerinde tökezledim a/ras...
yorumdan kaçmam bu yüzden hep...
ama şiir şiirdi yine,
sence...
dostça...