uyuzluk mu çöktü üstümüze ne
şu istismar edilen yaşantımız da
sinsi tuzaklar yönümüzü kaptırdı tilkilere
kulakları sağır ederken keyif içindeki itler
cenahımızı görüp de bilemedik şaşkınlıktan
düştük mü içine bilinmezlerin
hep yokuş yukarı tırmandırılmaktan
mecbur bırakıldık
bir bacak sağ da bir bacak sol da
orta bir nokta da görüşemedik sorunları
ne söyletiriz... ne de söyleriz
çözüm kapakları kapalı bir tünel
nedir bunda ki bilmece

ne kadar çözüldü ki sorunlar
bugün yarın öbür gün derken
biz çözüldük yahu
siz ne derseniz odur
itliği boynundan atmayan yalakalar
dön derip de durur çark gibi

ki kıvırmak hünerken
ki kıvrımsız yolumuz da yok

ne de hoşmuş mahvolmak
kaldık mı şimdi orta yerde
başımızın kel aynasın da seyir halindeyiz
buyur ettikçe emirler
bildik mi bilmedik işte ne var ne yok
dökülür ortaya bir bir hoyrat oyunlar
gizlilik içinde
biz görüp de bilme sekte
büyüklerimiz bilir ya her bir şeyi

asla açmazlar kutuyu
hiç artırmazlar merakları
fakirin ekmeği zenginin evinin tuğlası nasıl olsa
göz nuru ve alın teri
korkmak lazım açtırmaktan
emek deryasın da yıpransın kalsın orda
açılıp saçılmaktan
iki yakaları asla bir düğmede buluşmasın
düğme bile yok yahu

sobe mi gebe miyiz
sobe olsak yakalanan yok
erkekliği de gebe ettiniz ya helal olsun size
ne kötüdür anlaşılmamak
çevirdikçe kaderi adaletsiz ortamlar
tek sorun zaten bu
sakın bizleri kör bellemeyin
sağır ve dilsiziz
birde duymadık görmedik bilmeyiz
kim beni duyup da anladı şimdi
kahır kimde- zevk kimde
boş ver sen uyu yavrum belki büyürsün ininde

çul kimde-çuvaldız kimde
acı var mı-acı
alıp götürür takarlar başa tacı
memleketi hasta yatağına düşürürken
vermezler bir yudum ilacı
sizden mi-bizden mi
hadi sobe…
demek ki sobelenmişiz biz hem de tüm ülkece…



(12.11.2013) AZAP…