Omuzdaki GüvercinVurulur uçtuğu gün kanadından. Şehla sabah ile göçebe akşam... Hız yapar ensede toprak. Teselli verir gün geceye. Ürperir; Peygamber nefesinde sökülen duyarlılıklar. Yıpranır sözcükler. Damla damla var oluşlar damlar. Kökünde hayat olan ölüm sarnıcına. Düşer gökten bir avuç bilye. Döner kör labirentte renk tayflı plak. Duran saatin önünde son kez haczedilir aşk. Bir ucu sonsuzluk bir ucu sessizlik bu uçurumun... Başlar solmaya fotoğraflar Asılır ince bir ipe naklen yayında ışık... Çalar iç seste kırık dökük bir radyo. Kısa dalgada yalnızlık. Sonu belli bu dramın. Nereye baksan çıkmaz sokak Kasım. Bitmek bilmez uçurumda yokuş olur Aralık... Gül damlatır teselli güvercin gözünde aydınlanır sabır. Diz çöker umut bir avcının yüreğine Vurulur hepsi O’na tutunanların. Yansır şafağın göz bebeğine yaldız çarıklı tan. Gece yarısı festivaline yaklaşır adımların nöbeti. Her çizgi duvar kesilir. Yuva kurar omuz başına güvercin. Acıyı sevince birleştirir. Sallanır güneş salıncağında içi geçmiş zaman... Ferda Özsoy |