Yazmakla çizmekle silinmez gönüllerde mefküre
Milli hitabe sanatın bir derstir sağıra köre

çok hoş yerli yerinde anlatımdı.
usta kaleme saygımla.

Tarihi gerçekler yazılır yazılmasına nitelikli ve uzman kalemlerin kitaplarında; tarih bilimi ile uğraşan veya sosyologlarımızın bu yönde kaleme aldıkları eserlerinde millet olarak tarihi seyrimiz anlatılırken olumlu yönlerimiz de, olumsuz yönlerimiz de anlatılır, ancak bizler bazı şeyleri okur, çok abartır, çoğu zaman da kulaktan dolma bilgilerle tarihi saptırırız ve bir kısmını da bilmeyiz ki bu kısım oldukça çok şey ifade eder; şimdi şiiriniz bende o kısımdan bir bölüm çağrıştırdı;
Alp-erenlik, gazilik ruhunu yok saydığımız ve at binişimizi, at koşumları da dahil olmak üzere kökten değiştirdiğimiz dönem geldi aklıma ki bizi eğitenler savaştığımız, rakip olduğumuz ancak medeni ilişkiler kurmaya başladığımız batı dünyası şövalyeleri idi;
Yani biz cephelerde ne zaman ki şövalye olduk, ne zaman ki Alp-erenliği, Gaziliği bıraktık hep yenildik...
Şükür Allah'a bir başka ve büyük Gazi gelene kadar.. İşte o gazi Mustafa Kemaldi...
Kıymetli Kardeşim;
Bu güzel ve manidar şiiri okumaktan büyük haz aldım, kaleminize çok teşekkür...
Selam ve saygılar...

''Yaslı gittim şen geldim'' diye başlayan Akdeniz marşında geçer '' Göğsümde al yazılı gazilik beratım var '' Sözleri.

Aslında o şovalyelik nişanları da bize dar değildir. II. Abdülhamitten , Mehmet Reşat'a, Kazım Karabekir'den, Atatürk'e kadar pek çok kişi takmıştır göğsüne o şovalye nişanını.

Bize dar gelen kendi nişanlarımız üzerinde bizi simgeleyen işaretlerin, harflerin, şekil ve sembollerin kaldırılmasıdır.

Selam ve sevgilerimle.