ETRAF ŞEYTANLA DOLMUŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aziz Karaca
7 Kasım 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ ’Ateş yiyenler’ ateşe yaslanırlar Hakkınız olmadığı halde, hak etmediğiniz halde ki o yediğiniz elbette başkalarının hakkı olmaktadır, ağzınızdan giren, midenize inen her şey ateştir. Özellikle de hakkınız olmayan bu yuttuklarınız kamu malı ise, tüyü bitmemiş yetimin, yoksulun da hisseleri varsa bu demektir ki siz kat kat, katmerli ateş yiyorsunuz. Ateş yiyenler elbette ateşe yaslanacaklardır. “Öldükten sonra geride, âciz ve küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, gadra ve zulme uğrayacaklar diye endişe edenler, himayeleri altındaki yetimler hakkında da aynı korkuyu taşısınlar. Böylece Allah’tan sakınıp kendi evlâdları yerinde olan yetimler hakkında da gerçek ve doğru söz söylesinler.” “Yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar.” (Nisa: 9-10). Yetimlerin malını yiyenler ateş yemiş olurlar ve ateşe yaslanırlarsa, yedirenlerin halleri nice olur? Düşünün ki milyonlarca yetimin hissedarı oldukları kamu malları, şehir bütçesi, devlet hazinesi size emanet edilmiş, milyonların pay sahibi olduğu dağlar yaylalar, ormanlar ve yer altındaki madenler size emanet edilmiş ve emanetlere doğru dürüst sahip çıkmıyorsunuz, kendi malınız olsa yüz liraya vermeyeceğiniz halde kamuya ait olduğu için on liraya elden çıkarıyorsunuz. Size emanet edilen bir hazineyi koruyacağınıza dair söz verdiğiniz halde, korumanız karşılığında dolu dolu ücret dahi aldığınız halde talan edilmesine göz yumuyorsunuz, hatta talan ettiriyorsunuz. On seneden beri yapılan özelleştirmelere bir de bu açıdan bakılmalıdır, dağıtılan on binlerce maden ruhsatı bir de bu açıdan incelenmelidir. Siz emaneti üzerinize aldığınızda bu millete ait, bu devlete ait ne kadar kamu kurum ve kuruluşu vardı, ne kadar altın yumurtlayan tavuğu vardı, ne kadar el değmemiş maden yatağı vardı ve şimdi ne kadarı elde kaldı? Nasreddin Hoca’nın dediği gibi kedi bu ise et nerede, et bu ise kedi nerede? Ayet-i kerimenin dikkatimizi çektiği bir başka nokta ise, siz başkalarının yetimleri üzerine titrer, haklarını görür gözetir, mallarına sahip çıkarsanız yarın sizin yetimlerinize de titreyen ve haklarını koruyanlar çıkacaktır. Komşunun yetimleri sizin umurunuzda değilse yarın sizin yetimleriniz de kimsenin umurunda olmaz. Ve sözün sonunda ibretlerle dolu bir ayeti hep beraber anlamaya çalışalım: “Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştanbaşa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz.” (Bakara: 266).
Gerçekler saklanıyor, düşünmek bile yasak
Duyarsız atasından, miras kalmış kir pasak Gün gün olalı üzgün, böyle Yezit görmedi Her şey mubah sayılmış, batıl olsa da yasak. Karanlık bastırdıkça, aydınlık korkak olmuş Bunu gören çiçekler, güneşten yoksun solmuş Temel değerler esir, pis şeytan kutlamada Müslüman kul yerine, etraf şeytanla dolmuş. En kutsal değerlerle, oynamakta hainler Allah’ın düşmanıdır, bu pis Yezit lainler Övünmeler saf tutmuş, abartılı şekilde Ayeti yok sayıyor, mescit dışı kainler. Beyinleri yıkanmış, kör bakıyor gözleri Şeytana hizmet eder, sivri dilli sözleri Yezitler nerden bilsin, Ehl-i Beyt bir Kur’an’dır Mutlak farz Ehl-i Beyt’in , Ali’dir ilk özleri. |