1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1298
Okunma
gün ağarırken;
"kadehteki kırmızı şarap öptü kırmızı dudaklarını"
biz teselli rüyaları görürken,
aşık çoktan içti bakır bardaktaki badesini,
kırdığı telleri geri takıp
başladı masal masal gezmelere...
uyandı uykudan bir peri kızı,
"parmaklarıyla saçlarını savurup attı omuzlarından aşağı"
omuzlarından duyuldu uykunun feryatları...
bir gece daha öldü Erlik’in kollarında,
tan yeli tandır çöreği sunarken ufuklara,
Ebegümeci yeni bir yaprak açtı umutlara..
toprak cömertliğiyle övünürken,
yine ben geldim şarkıların mezarcısı!
bir aşk şarkısı daha göm yüreğime,
"iki damla bakışını süz gözlerime"
kirpiklerin hayallerin sancısı...
güneşe anlatınca hikayemi;
kalktı meyhanenin en mezeli masasından,
oturdu gitti yalnızlığın ortasına,
oradan söyledi kısa süren vuslatın Uzun Hava’sını.
kendimi kaybettim,
ışığımı hapsettim gönül kafesine,
gecelerimi yaşıyorum,
kendi gönül kubbemde.
ay yöneldi,
ucuz balıklı rakı soframa.
dertleştik körpe sevdaların sahilinde,
yıldızlarla seviştik o gece.
ateş böcekleri sevinmesin,
yanacağız beraber!
daha çok var sabaha.