Şems-i Kimya
Aşk var ki ilahi,
Aşk var ki beşeri, Onların ki ilahiydi, Onlar ki Şems ve Mevlana, Ve öyle biri vardı ki, Onun adı Kimya, O beşeri aşktan ilahi aşka ulaşandı. Günlerden bir gün Şems gitmiştir, Ardında Mevlana ve Kimya’yı bırakarak, Konya’yı önüne katarak. Kimya Mevlana’nın üvey olmakla birlikte öz kızıdır, Evlenme çağında ve Şems’e aşıktır. Fakat bu büyük aşkı ne Şems bilir ne de Mevlana, Kimsenin haberi olmaz, Çünkü o zaman ki aşklar yürek üstünde taşınırmış, Şimdi ki gibi ayaklar altında değil. Bu aşkı geceleri gözyaşlarına hücre, başına taş olan hasır yastığı, Ve asıl yari olan Yaradan bilir, Yari yarda yaşar. Gecenin beşinci vakti bittikten sonra gözyaşlarına bakarak, ’Gitme deyişimin hangi harfi eksikti de gittin?’ Ey Güneş’im, Nuru narım, Aşk olanım, Bak Hamuşun ile bi çareyiz, Nerede isen gel ! Kiminle isen gel ! Ne olursun gel ! Yeter ki gel ! Bastığın toprak gittiğin şehir ne mübarektir, Gel, bastığın yerlere elim, yüzüm süreyim Şems, Sen ki koca bir aşk denizisin, Ben ise içinde küçücük bir balık, Benden haberin var mı? Gelmez misin Şems? Gülmez misin Şems? Yarama ilaç, Gözüme Nur olmaz mısın Şems? Bu sözler çare değildir, Şems aslında kalarak terk etmiştir. Konya’yı, Mevlana’yı ve Kimya’yı, O artık kendini bulanların içinde yaşamaktadır. ERKAN ÖZTÜRK |
Sair Bir Susarsa
Butun kainat dile gelir
Ask konusur.
tebrikler ...
eyvAllah ! .