nar-ı intihar kırmızı
Merhaba aşk !
Merhaba alım... yeşilim... karam... Merhaba can bildiğim, can parçam ! Ben sana, dağlar şafağa müptela Bak, toprak yağmur içmiş sonbahar tavında Okşamaya hasret saçların salınmış narin omuzlarına Ah Madam ! Doğada bir curcuna Bir bayram havası Tüm kuşlar cennet bağında Salkım salkım dökülen bir mutluluk şarkısı Her şey öylesine emsalsiz ve muhteşem öyleyse neden bal dudağa yapışmış o kızıl şarapnel parçası. Hangi çiçeğe dokunsam ten kokun Hangi yangına yansam aşka yangın gözlerin Hangi dili konuşsam ben ahrazım dersin öyle ise haydi bitir işimi Vur kalbime kalbini Bugün fünyesi ellerinde bir bomba gibiyim Duyuyor musun la Fountain’ın şarkısını söylüyor çocuklar Sersem bir gitarcı diz vurmuş beton kaldırıma Ah bu duyduğum yağmurun sesi değil, Avuçlarıma dökülen sağanak sağanak sen “Jeanne” kutsamış yürek çıplaklığını Ey Emile ! Eyfel’in tüm ışıklarını söndür Ölüme raksımız var Ah madam ! Doğum günümüz kutlu olsun ! Hoşgeldin ! Hoşgeldin şuramın yarısı ! Aşk şimdi yine sen Yine ben, Yine nar-ı intihar kırmızı... |
Yüreğinize sağlık
sevgi ve saygımla...