zihin oyunları -5-düşünceler violin çalamaz hintli güzelin kalbinden damlıyor nağmeler bölme kendini bütünleş hislerinle-dinle bu gece ay yok biliyorum yalnızca senin gülüşün var ay’dan öte düşünceler şiir yazamaz kuruyup sararan yapraklara övgüler yaz hadi ama kalbinle yaz kelimelerle değil de ki - sarıdan kızıla dönüşen renklerinizde değil güzelliğiniz çürüyüp toprağa karışan özünüzdür beni büyüleyen- de ki- yaşam kokuyor serginiz- sen ansızın güldüğünde doğuyor şiir hani birdenbire- bir çocuğun şaşkınlığı gibi tut yakala onları bir bir ver bana senden bir manzara çizeceğim düşünceler seni getirmez bana hatırlarsam her an bıkmadan bendesin biliyorum sararan yaprakların hışırdayan sesindesin hintli güzelin ezgisinde tüm bedenimdesin kalbinle bir şiir yaz bana |
Coğrafyasının, doğasının zenginliği siyasi, felsefi, sanatsal tarihine de damgasını vuruyor kanımca
Yemek kültürü kulvarında bile dünyanın özgün mutfakları arasında geçer
Kokunun damgasını vurduğu bir sofra perspektifinden söz edilir
Gerçi baharatla yoğrulmuş bir tat Hintlinin kulvarıdır
O tatla yoğrulmamış, genetiğe sirayet etmemiş damağı sarsabilir de
Felsefe, edebiyat tarihinde de bir milletin adıyla özdeş mutfaklar arasındadır
Hint edebiyatı, Hint Felsefesi kullanımı bağlamında diyorum
Bu kullanım enderdir açıkçası
Damgasını vurmanın sanırım nişanesidir
Tabi, yaşam şartlarının da o denli ağır olduğu bir toplumsal yapı
Kim bilir, felsefeyi yoğurmaları, kıvam vermeleri belki de acıyı içselleştirmeleri
Kadının da en çok ezildiği milletlerden biri olmalı
Fakat Kast sistemi düşünülürse genel anlamda insanın şartlarını müşküllü kılar
Meşhur "Avare" filmi gelir aklıma
Ezgisi de efsanedir
Dediğim gibi acının özümsendiği bir toplum olmak sanata, felsefeye de damgasını vuruyor
Şiiriniz resimle birlikte çok güzel
Büyük şehirde egzosdan bunalmış insan varlığına, Hint kadını figürü de egzotik bir tat katmaz mı acep?
Saygı ve selamlarımla...