MUTLULUK...İnsanları diğer yaratılanlardan ayıran özelliklerden biri de duygulardır. Yeri gelir acı, yeri gelir sevinç ve mutluluk duyarız. Mutluluk, öyle sanıldığı gibi parada, pulda değildir. Onların da, hele bu zamanda mutluluk anahtarlarının en önemlilerinden olduğu düşünülse de, inanın hiç de öyle değildir. Bir kere mutlu olabilmeyi istemek ve nelerle mutlu olabildiğimizi düşünmek, bilmek gerekir. Mutluluk nedir, diye soracak olursak, sayalım: Annenin dokuz ay sonra, zorluklarla, özlemle, nihayet kucağına aldığı bebektir mutluluk… Askerin yemin edişi, çiftçinin hasadını topladıktan sonra elinin tersiyle alnındaki terleri silişi, balıkçının ağlarındaki berekettir mutluluk… Şairin, bestecinin; umulmayan bir an ve yerde karşısına çıkan, kulağına gelen şiiri, bestesidir mutluluk… Öğrencinin başarılı karnesi, doktorun; çaresiz bir hastayı hayata döndürmesi, ebenin; gözlerini henüz dünyaya açan bir bebeğin çığlığını duymasıdır mutluluk… Çiçeğin kokusu, ayın ışığı, güneşin sıcaklığı,suyun serinliği; isteyene dağlar, taşlar, topraktır mutluluk Papatyalarla dolu bir yeşilliğe uzanıp gökyüzüne bakmak, bir meyveyi dalından koparıp yemek, ciğerlere dolan mis gibi havadır mutluluk.. Bebeğini emziren annenin kollarında, doyduktan sonra süt kokan yüzüyle, o minicik ellerinin iki mıncığıdır mutluluk. Ya da uzanan kollara doğru ürkek, minik, minicik atılan ilk adımlardır mutluluk. O anda gülen bahar gibi, çiçek gibi, minicik bir ağızda parıldayan iki pirinç tanesi dişlerdir mutluluk… Öyle olur ki, en güzel ziyafetin veremediği hazzı, sıcacık bir tarhana çorbası verebilir… Bir soğanı ve ekmeği paylaşmaktır mutluluk… Hatta iki gönül bir olunca en şaşaalı konakları gölgede bırakan samanlıklar, oluverir mutluluk… Sıcak bir odada, yağan karı veya yağmuru buğulu camlardan seyrederken yudumlanan çaydadır mutluluk… Bir kedinin mırıltısı, bir köpeğin bakışı bile mutluluktur. Yorgun saatlerin ardından,ılık, köpüklü bir küvete uzanmaktır mutluluk… Ya da bir hamakta ılık ılık esen bir meltemin okşayışına kendini bırakmaktır. Sabahleyin kuş cıvıltıları, öğleyin bir ağaç gölgesinde uzanıp, rüzgâr ve ağaçların, birlikte usul usul söylediği aşk fısıltılarını, ninnileri dinlemektir mutluluk... Çisil çisil yağan bir yağmurun ardından duyulan mis gibi toprak kokusudur. Veya insanın kendi kendisiyle kaldığı bir gün, güneş ışıklarının dostça sırtına dokunup, sıcaklığının iliklerine işlediğini duymaktır mutluluk. Bazen uzakta görünen bir kara, bahçede bir filiz, saksıda ilk tomurcuktur mutluluk… Gün gelir dağlar ardındaki hasrettir, gün gelir kapıda beliren siluettir mutluluk… Bir kapının zilinin sesi, beyaz bir zarf, ya da umulmayan bir tesadüftür. Bazen de çakan bir şimşek, güvertede denizin sıçrayan su damlacıkları veya yüzümüzü okşayan yağmur taneleri… Bazen dizlerdeki derman, gönüldeki imandır mutluluk… Loş bir odada kanepeye uzanıp, gönül tellerine dokunan nağmeleri; kâh bir piyanonun tuşlarından, ya da insanın içine işleyen mızrap vuruşlarından; kulakların ve ruhların kana kana yudumlamasıdır mutluluk… O anda gözler kapatılır, duygular nağmelerde danseder. Bazen gözlerde aniden yakalanan bir sevgi kıvılcımıdır ki, alır göklere uçurur, götürür. Ya da ellerde, duyguların kor ateşidir mutluluk. Ve iki çift gözün birbirinde erimesi, iki seven elin birbirine uzanıp birleşmesi ve nihayet seven iki ruhun bedenlerine sığamayıp akmasıdır mutluluk… Ve siz gönül dostları, sizlerle bir arada olup, en güzel dakikaları, saatleri paylaşıp yaşamaktır mutluluk… Sevgilerim, saygılarım sizlere…Hep mutlu kalın… Hâlenur Kor 29 Mayıs 2000 |
Veya insanın kendi kendisiyle kaldığı bir gün, güneş ışıklarının dostça sırtına dokunup, sıcaklığının iliklerine işlediğini duymaktır mutluluk.
Bazen uzakta görünen bir kara, bahçede bir filiz, saksıda ilk tomurcuktur mutluluk…
Gün gelir dağlar ardındaki hasrettir, gün gelir kapıda beliren siluettir mutluluk…
Bir kapının zilinin sesi, beyaz bir zarf, ya da umulmayan bir tesadüftür.
Bazen de çakan bir şimşek, güvertede denizin sıçrayan su damlacıkları veya yüzümüzü okşayan yağmur taneleri…
Bazen dizlerdeki derman, gönüldeki imandır mutluluk…
Loş bir odada kanepeye uzanıp, gönül tellerine dokunan nağmeleri; kâh bir piyanonun tuşlarından, ya da insanın içine işleyen mızrap vuruşlarından; kulakların ve ruhların kana kana yudumlamasıdır mutluluk…
O anda gözler kapatılır, duygular nağmelerde danseder.
Bazen gözlerde aniden yakalanan bir sevgi kıvılcımıdır ki, alır göklere uçurur, götürür.
Ya da ellerde, duyguların kor ateşidir mutluluk.
Ve iki çift gözün birbirinde erimesi, iki seven elin birbirine uzanıp birleşmesi ve nihayet seven iki ruhun bedenlerine sığamayıp akmasıdır mutluluk…
Ve siz gönül dostları, sizlerle bir arada olup, en güzel dakikaları, saatleri paylaşıp yaşamaktır mutluluk…
Sevgilerim, saygılarım sizlere…Hep mutlu kalın…
Tebrik ediyorum çok beğendim yüreğine,kalemine sağlık.
İyi bayramlar diliyorum selamlar.........................