kendi şarkısını mırıldanarak akıyordu ırmak; soğuk taşlara vuruyordu bedenini, şelalelerden bırakarak ellerini başını alıp diyar diyar gidiyordu... sevda kokuyordu nefesi, aldırmadan toprak bağırlı dağlara bir yudum sümbül kokusu çekip, menekşeyle dertleşip giderken.
gönlünün yamacındaki ağaçların sevdasıyla akıp giderken ırmak boyun eğer çizilmiş kaderine, hayalleri içinde boğar, çakıl taşlarını. kumullar birikir yüreğine ağaçsız ovalarda...
düşünü kuruyordu ırmak; alımlı bir kadın gibi perçemini dökmüş küçük dalgalara derin bir uykuda bekliyordu, suda yıkanırken okşadı bir söğüdün saçaklarını çöktü yanına sessizce gövdesine dayadı sırtını, sonra vatanından ayrılan taş parçası gibi kendini denizin kollarına bıraktı. sessizce!!!
bir bilinmeze dönüştü söğüdün gözündeki yaş, ırmaklar hep akıp giderde benzemez bir damlası bir damlaya. söğütte haklıydı; aşka gitmeyen bir ırmak neden çağlaya?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Irmağın düşü/şü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Irmağın düşü/şü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.