Alamancı Kuzen
Gecenin bir vakti
Yine karmakarışık kafam. Herkes uyuyor yatağında Ama ben kafamı yastığa koyduğumda O kadar da kolay kurtulamıyorum düşüncelerden Dağıtmalıyım kafamı Yorganımı katlayıp Onun üstüne koydum bilgisayarı Ve bir okey odasına girdim Dördüncüyü arayan bir masaya daldım: “Selam”, “Boş mu?” Masadakiler pek ilgilenmedi soruyla Büyü mevzusunda derin bir sohbet halindeydiler Sonra başladık oyuna Muhabbet sağlamdı Karşımdaki, “ortim”, Alamancı kuzenim oluverdi birden… Hep isterdim “Alamancı kuzenim” olsun Bana çikolatalar getirsin… Ortim kırmadı beni Kuzenim oluverdi! Mesafeler uzaktı; Ama kafalar öylesine yakındı ki ! Çıkamadım masadan o gece Sabah erken kalkmam gerekiyordu Kalkamadım Sonra gün içerisinde o geldi aklıma Gülümsedim… N’oluyor lan bana ? Mesafeler ortadan kalksa… Işınlanma makinası olsa; Küçükken, teknoloji ve tasarım dersinde yaptığımdan. Küçük, portatif bir şey Biraz kalın gözüksün diye Beş kat mukavvadan… Ne güzel maketti o Bin yıl sonrası olsa birden Maket, aygıta dönüşse Ve ben ortadaki büyük kırmızı tuşa bassam Aynı anda yanında olsam… Ne hoş olmaz mı sence de ? Aynı güzel vakitleri yine geçirir miyiz ki ? Ama büyü –Deniz’in meşhur büyüsü- bozulmasın sakın ! Lakin kaybedecek ne var ki ! Basarım büyük kırmızı tuşuma O anda dönerim yuvama… |