bir ömrün dağarcığın da binlerce oyun vardır acımasız hayatta sinsice her türlüsü oynanır…
arıyla abıru sızlamayan huzurun dik başı ruhun enginliklerinde ki hür iradededir inancının hokkası kadardır davranışlarının doğruluğu yar
doğruluğun tarihçesi güven vefa sevgi emek ve dostluklarla yazılır kişiliğin biçimi onlarla yoğrulur hayatın ulvi aşkının pınarın da yar
içimde ki duru sularımı bulandırarak sen karanlık dehlizler de gezdin yar ben dağdan bağ çıkartırken sen hicran ekip ayrılık biçtin ömrüme yar
karanlık odalar da çığlıklar elenerek boğulurken sanki duvarlar bir bir geldi üstümüze gezindi bin bir öz geçmiş tiz bir nidayla çılgınlığın daniskası o anda yaşandı kudurmuşluk aksederken simaya maymundu onun iştahı nitel bir suratla köz düşürdükçe içimize kana boğulduk ciğer paremizle
bir intizar cebren alınca içim de ki seni aptallıktan kopan bilinçsizlik kayası düşerken başımıza iki nefesin arasında kalıvermedik mi yar dayaklık deliler gibi ne laf söktü ne de söz o anda dört ayaklı bir tek başlıydık çekiştirip durduk hiç durmadan ayrılık uçurumları çağırıyordu ikimizi kalplerin kopuşlarından
oysa hiç aklımıza bile düşmezdi ayrı kalır mıyız diye menziline düşünce fesadın mavzer mermisi gibi parçaladı saf yüreklerimizi az yetkili kılındık sahip olduğumuza su bile hışımla tıkadı boğazımızı doğru olan sanki bu muydu yar kurşun gibi gelişte geçti değer biçilemeyen anılar beş paralık ortalıkta kala kaldık işte
utanmazlıkta sıkılmadın bile kütlenle sağırlık ve duygusuzluğun boy verdiği mekanlar da delik deşiktik artık tıpkı bir kevgir gibi her düşüşte kayıpta gittik işte yar ah yar ah ne işlediğini sen bilir misin? oysa ben ne hayaller kurmuştum senin için İrem bahçelerinde oysaki sen ayaza serdin ömrümü küflenmiş ekmek gibi çürüdüm içimde
ben ömrümü bu köklerden nasıl kurtarırım topak çekerken tüm cismi mi? bağrıma sapladıklarından dolayı akşamlarda kaldım şimdi ben gündüzümü doğuramamaktan neydi bu şimdi bir tufan mı? yoksa bende ki bir noksan mı? iyice biçimlendiremedim seçimini bana dolanan dal olmak varken neden kolların hep yaban da kaldı yar
iki fasıl da geçti yaşanmışlık piyesi biri cefa ve vefayla yuvasını örerken biri de ayrılıklar da kol gezindin yar biri ocağına taş üstüne taş koyarken birisi de kaybolup da gitmeyi ar bildi…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hayat dünya denen tiyatronun sahnesin de geçer... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hayat dünya denen tiyatronun sahnesin de geçer... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
iki fasıl da geçti yaşanmışlık piyesi biri cefa ve vefayla yuvasını örerken biri de ayrılıklar da kol gezindin yar biri ocağına taş üstüne taş koyarken birisi de kaybolup da gitmeyi ar bildi…
Ne fasıladır bu dünya denilen ara nağme, kimileri sızlatıp kimileri güldüren !!
Acaba gülenlerde neye güldüklerinin bilincinde mi ki ? bu da tartışılır açıkçası..
Derin düşünceye salandı dizeler saygımla hocam kutlarım..
Hayat tiyatrosunda rollerimizi oynuyoruz her gün.layıkıyla oynayabilirsek ne mutlu bizlere.şiirde İyimser / yumuşak duygular daha baskın. Mesela sevgilinin hayaline ve daha sonra birliktelik umuduna bağlı bir yaşama sevinci kuvvetle hissettiriliyor. Sevgiliye kavuşma ümidi, ondan ayrılığın verdiği hasret duygusu şiirin bütününe sinmiş hâlde. Tabii en baskın duygu, romantik aşktır.kutluyorum sizi kardeşim.
Usta kalemi okumak haz verdi bana Ayakta alkışlıyorum hocam Yüreğine kalemine sağlık Yürek sesin hiç susmasın ____________________________________________________Saygılar
üstadım hayattan kesitler sitem dolu dizelerle sunulmuş şiirde. hüzünlü duygular ve geçmişin acı yaşamı birbirine karışmış. ağır, buruk ve güzel bir anlatım tebrik ederim.
oysa hiç aklımıza bile düşmezdi ayrı kalır mıyız diye menziline düşünce fesadın mavzer mermisi gibi parçaladı saf yüreklerimizi az yetkili kılındık sahip olduğumuza su bile hışımla tıkadı boğazımızı doğru olan sanki bu muydu yar kurşun gibi gelişte geçti değer biçilemeyen anılar beş paralık ortalıkta kala kaldık işte
Kadri ATMACA
Üstadım, ne kadar dertli, ıstıraplı bir eserdi! Yeryüzü bir tiyatro sahnesi ve bizler oyuncuyuz. Bize verilen roller iyi ya da kötü olabilir. Kimileri verilen kötü rolü, öyle güzel oynar ki, seyirci kıyasıya alkışlar. Bazı oyuncular da verilen iyi rolü, son derece kötü oynar, yüzüne gözüne bulaştırır. Eseriniz mükemmeldi, kutlarım canı gönülden Kadri Hocam Sağlıcakla kalın. Saygı ve selâmlarımla...
''doğruluğun tarihçesi güven vefa sevgi emek ve dostluklarla yazılır kişiliğin biçimi onlarla yoğrulur ''
Doğruluk yalanla yer değiştirdi günümüzde. güven zaten sizlere ömür. Vefanın adı var ,kendi yok .Bir pula satılır oldu ''adamlık'' Kişilik bozulması çıkar çatışması 'ben ''kavgası almış başını gidiyor.Sonumuz hayrola hocam. Ömrünüze bereket.Ders verir , hasetlik denizinde kulaç atana kaleminiz. Sevgiyle kalın.
Şiir beni oku ve kendi şiir/ine pay götür dercesineydi USTAT......Yine bize ön ilikleme düştü......arı , yalın , yalansız ve ne dediğini bilen di şiir ( vefasızın ardıca duygu seli ile haykırıyordu ).....hak eden şiire derim şiir.... hak etmiyorsa benim ağrıma geliyor ''RİYAKARLIK HEM KENDİNE SAYGISIZLIKTIR HEM KARŞIYA'' Ne diyeyim şiiri birde benim kalemim senin adına yazsın....dedesinden kalma ''Bizi ukalalıkla sucluyan köhnemiş zihniyet'' anlasın ki değişimin, yenilikcinin güne nasıl damgası vurduşunu ve vuracağını .....seni alkışlıyorum Saygılarımı eksik etmeden Kadir Haktan TÜRKELİ
Hayat dünya denen tiyatronun sahnesin de geçer...
bir ömrün dağarcığın da binlerce oyun vardır acımasız hayatta sinsice her türlüsü oynanır…
arıyla abıru sızlamayan huzurun dik başı ruhun enginliklerinde ki hür iradededir inancının hokkası kadardır davranışlarının doğruluğu yar
doğruluğun tarihçesi güven vefa sevgi emek ve dostluklarla yazılır kişiliğin biçimi onlarla yoğrulur hayatın ulvi aşkının pınarın da yar
içimde ki duru sularımı bulandırarak sen karanlık dehlizler de gezdin yar ben dağdan bağ çıkartırken sen hicran ekip ayrılık biçtin ömrüme yar
karanlık odalar da çığlıklar elenerek boğulurken sanki duvarlar bir bir geldi üstümüze gezindi bin bir öz geçmiş tiz bir nidayla çılgınlığın daniskası o anda yaşandı kudurmuşluk aksederken simaya maymundu onun iştahı nitel bir suratla köz düşürdükçe içimize kana boğulduk ciğer paremizle
bir intizar cebren alınca içim de ki seni aptallıktan kopan bilinçsizlik kayası düşerken başımıza iki nefesin arasında kalıvermedik mi yar dayaklık deliler gibi ne laf söktü ne de söz o anda dört ayaklı bir tek başlıydık çekiştirip durduk hiç durmadan ayrılık uçurumları çağırıyordu ikimizi kalplerin kopuşlarından
oysa hiç aklımıza bile düşmezdi ayrı kalır mıyız diye menziline düşünce fesadın mavzer mermisi gibi parçaladı saf yüreklerimizi az yetkili kılındık sahip olduğumuza su bile hışımla tıkadı boğazımızı doğru olan sanki bu muydu yar kurşun gibi gelişte geçti değer biçilemeyen anılar beş paralık ortalıkta kala kaldık işte
utanmazlıkta sıkılmadın bile kütlenle sağırlık ve duygusuzluğun boy verdiği mekanlar da delik deşiktik artık tıpkı bir kevgir gibi her düşüşte kayıpta gittik işte yar ah yar ah ne işlediğini sen bilir misin? oysa ben ne hayaller kurmuştum senin için İrem bahçelerinde oysaki sen ayaza serdin ömrümü küflenmiş ekmek gibi çürüdüm içimde
ben ömrümü bu köklerden nasıl kurtarırım topak çekerken tüm cismi mi? bağrıma sapladıklarından dolayı akşamlarda kaldım şimdi ben gündüzümü doğuramamaktan neydi bu şimdi bir tufan mı? yoksa bende ki bir noksan mı? iyice biçimlendiremedim seçimini bana dolanan dal olmak varken neden kolların hep yaban da kaldı yar
iki fasıl da geçti yaşanmışlık piyesi biri cefa ve vefayla yuvasını örerken biri de ayrılıklar da kol gezindin yar biri ocağına taş üstüne taş koyarken birisi de kaybolup da gitmeyi ar bildi…
(05.10.2013) AZAP…
SNS/Türk/Kardeşler tarafından 10/5/2013 2:17:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
iki fasıl da geçti yaşanmışlık piyesi biri cefa ve vefayla yuvasını örerken biri de ayrılıklar da kol gezindin yar biri ocağına taş üstüne taş koyarken birisi de kaybolup da gitmeyi ar bildi…
elineze kaleminize sağlık geniş anlatımlı bir şiirdi
geçmiş zaman olur ki bu günümüzde düşer aklımıza ve yola düşer kalem anlatır anlatır final dizelerinideki ders ve derinliğe hayran kaldım usta gönülden kutluyorum...
utanmazlıkta sıkılmadın bile kütlenle sağırlık ve duygusuzluğun boy verdiği mekanlar da delik deşiktik artık tıpkı bir kevgir gibi her düşüşte kayıpta gittik işte yar ah yar ah ne işlediğini sen bilir misin? oysa ben ne hayaller kurmuştum senin için İrem bahçelerinde oysaki sen ayaza serdin ömrümü küflenmiş ekmek gibi çürüdüm içimde
ben ömrümü bu köklerden nasıl kurtarırım topak çekerken tüm cismi mi? bağrıma sapladıklarından dolayı akşamlarda kaldım şimdi ben gündüzü doğuramamaktan neydi bu şimdi bir tufan mı? yoksa bende ki bir noksan mı? iyice biçimlendiremedim seçimi bana dolanan dal olmak varken neden kolların hep yaban da kaldı yar
selam kolay gelsin değerli kalem nasılsınız kusura bakmayın bu araları yoğunlukta tek zaman bulamıyorun zaman buldukça aranızda olmaya çalışıyorum pek uğramasakta aklımdasınız siz değerli kaleme saygım her daim.... kutladım yüreği anlamlı dizeler kalem ve yürek dert görmesin selam ve saygılarımla .......
MERHABA arkadaşım rem bahçelerinde olmak sevgili ile ne güzel sözler böyle arkadaiım sitemde olsa ana özü sevgi hiç yürekten çıkmayan yüreğin var olsun arkadaşım
Hayat bir tiyatro oyunu oyuncularsa insanlar, herkese bir rol vermiş rabbımız önemli olan o rolümüzü rabbımızın rızası doğrultusunda yapmamız İnşaallah ÖYLE OLUR HAYATIMIZ TEBRİKLER ÜSDADIM KALEMİN KAVİ OLSUN
duygularin dayim olsun