27
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
2064
Okunma
elekte elenen düş kırıklığı
habersizce vururken kalleştir yorumu
işte o zaman eğimine düşer vicdanın insafı
ölü resimleridir taşıdıkları aslında
ölümler çöker hep dikine
sil baştan koşulur yokuşun tepesine
koşuya bağlanmış çift kişilik resim gibi
sık nefes kalmış seslerdir akustiğimizi bozan
iki kişi geçmişte kalmıştır çünkü
ısırgan otu gibidir dişlerin izleri
düşünceler paletlerle boyanınca boylu boyunca
tuvaller hep ıslak kalır
ne zaman manzarası renksiz ki hayatın
boyadığın kadar boya nefsin istemlerin de
dolansa da
renkler hissizleşir don düşüncelerimiz de
romatizmalı ağrı gibidir tutuğumuz yaşam
yağmurlar da sızlanır
sancılar sararken vicdanımızı kıllarımız ayaklanır
sevmek sevilmek hiç yakışmaz dar gönüllere
tıpkı hatırlayamadığı ibadet gibi
sıkışmış yağlar erimez mi?
sende ki bu katılık da ne
tam yağlı bir budu götürdün de bana mısın demezsin
yazılır oda hesaplarıma
kısır döngülü bir döngüdür bu
ebetten gelip de ezele gidecek olan
fakir uykuda kaldı sanılır
kalkacak bir mecali mi var
imansız ruhlar o an boğmuştur çiçek gibi ruhları
çivi gibi çakılı kalan yürekler de
sabite indirgenen duygular
kahrolur o zaman
eriyik haline gelince yürekler
sürmek istesen de izini ruhsuzdur görüntüleri
siluetleri bir görünür bir yok olur
eş zamanlara denk gelmek istesen de gelemezsin
bir suskunluk çökünce bayılır için
bilinçsiz renkler siner yüzlerimize
azınlıktır saf yürekler
yakaran çığlıklardan mahcup olmayanlar karşısın da
sesleri bile zor çıkar
yıkılmışlığın hazin bir resmidir bu
rahimlere düşen gayri meşru tohumlar
umut mu kor güzel duygulara
devşirme biçimler türedikçe cet siz cibilliyetsiz
dönmenin idaresindedir saray
yokluğun oyunu konurken sahneye
toz duman olur ortalık
tükenmeyen savaşların tok borusu sağır ederken kulaklarımızı...
(03.10.2013) AZAP…
5.0
100% (34)