Yurt Odası
Üçüncü ranzanın üstünde
Oldukça samimi yatakla tavan. Korkuyorum bazen Uyanırken gerinmeye; Aşağıya düşerim diye de Korktuğum olmuyor değil… Karşı ranzanın üstünde Yatıyor Yemenli dostum O da üst kat komşum… Ortak bir lisanımız yok şimdilik Ama anlaşmak için lisana ne hacet! İçerisi aydınlandı birden Mikail ışıkları açıp söndürdü alay eder gibi Yemenli korktu. Ardından gök gürledi Kabına sığamıyordu yağmur suları Bulutları yırtarcasına fışkırdı sonra Öylesine hiddetli yağıyordu ki! Yemenli kalktı yatağından Duraksadı bir an… Aşağı atladı Yavaş yavaş yürüdü pencereye Mikail de ışıkları açmayı ihmal etmiyor Yemenli dostum düşmesin diye… Pencereye vardı Lisana, yemeklere, insanlara olduğu kadar Yağmura da yabancıydı anlaşılan. Hayranlıkla seyretti epey zaman… Dedik Karadeniz’in yağmuru bitmez Sıla özlemi dinmez Ama gurbet elde yalnız olmak da Güzel şey be kardeşim! Bir lisan, bir insan Bir insan, yeni heyecan… |