BEN HİÇ BÖYLE GÖRMEDİM SENİ
ben hiç böyle görmedim seni
cezası kesinleşmiş bir hükme yalancı tanıklık kendine buyruk bir hayatın ana artellerinde ama şikayetim yok bu yoğun bakımdan yaklaşık üç koca asır (insan ömrü için nedir ki) bağdaş kurup oturacağım toprak damlı bir evin tek göz odasında işte o zaman ağlamak bu kadar acı gelmeyecek acıyan yanlarına (ama sen yinede asma bahçelerini düşün) gazoz kapaklarından yaptığım yanları oyuntusuz bir taç elimdeki en büyük servetim hala ve manşetlerdeki büyük harflerle yazılmış puntolara takıntılı olmam aymaz bir işaretin habercisidir yedi gün, yirmi dört saat zihnimdeki karıncalaşmaları bilirsin sadece gözlerinle dokunduğunda yakıp yıktığın yerlerime aldırış etmem infilaka alışkındır bu kalp intihar bombacısıyım her aşkın insan kalabalığı yerlerinde bağışıklık sistemimi çökertebilirsin sabah ezanından önce hırat bir koşuysa her yüzyılda ölüp ölüp karşına çıkar mühürlenmiş dilinde yarasıyla evet susmalı bu vakit on dakika ara vermeli şiire susmakta bir bakıma teğet geçmektir ölüme (kendi zehirli kanınla temize çekilmelisin) anadolu kadar eskidir ömrümden her geçenin çizik attığı kabuk bağlamamış izler ve başı bozuk bir kavimdir, özüne tapındığım beni yarı yolda bırakıp, ardına bile bakmadan geçip gitmeler göç zamanı göz kapaklarını kurutur içimde küçük bir kızın (o vakit beni bırakmalısın özgürlüğümle başbaşa) sen sebebine sır veren uğursuz saatlerin asiliği oğul yücelten bir toprağın kızısın yüzüne mıhlanmış kınayı akıtmadan çarpık ayaklarınla geçemezsin bu yoldan aşk beni üç kere yağmaladığında varacağım mabettir anne omuzu sende yaslan tüm düşüncelerden arınıp bir tarafını düşürdüğün kendi omuzuna (kadın olmanın diyetini ödemelisin artık) içinde gürültü yapan çocuğu uyutup bakire bir günahsızı çıkarmalısın günışığına sen ya el değmemiş düşüncelerin uç noktasısın ya da uçurumun kenarısın, sadece cesaret edebileni yanına çeken (bu şiiri niye mi yazdım) (kendi mistik havandan kurtulup) (pozitif bilimlere inan diye) Diz_Kapak |