anakara üzerinde ilk olarak soykırıma uğramışlaraKIZIL ATLILAR Binlerce yıl Güneş doğdu hesapsız Amerika kıtasında. Yağmur ormanlarında Cıvıldadı kuşlar Avladı yerliler Gülümseyerek Paylaşarak Çadır etrafında kaç bin yıldan beri. İnkalar Mayalar Aztekler yeşerdi ışık oldu Aydınlandı anakara. Sönmedi çadırlarda ateş Gelen dost sayıldı, kucak açıldı Yıl bin dört yüz doksan iki’yi işaret ettiğinde. Aynı kıtada konuşulurdu iki bin dil, Susturulması gerekmeden önce bir arada. Amerikan kıtasını, Dolduran cıvıl cıvıl insanlar, Nereden gelmişlerdi ilk. Asya’dan mı Afrika’dan mı? Belki Afrika’dan Asya’ya Asya’dan Amerika’ya, Geldiler işte, bir sabah Güneş doğmadan, Güneşin yerine. Buz çağını aşıp, Bering boğazından, Otuz bin yıl önce, Göç yollarında, Hangi dilde ağıt yakılırdı? Yana ırmağı kenarında, Kolları dirseklerine kadar açık, Koşuşturan kız, Hangi sevdalara Hasret büyütürdü. Şili’de Monte Verde şehrinde, Allende’yi düşünen var mıydı? Dünya çepersizken. Nice kümbetler yükselttiler, On ikinci yüzyılın nasırlı elleri, Saraylar inşa ettiler, Kimi sekiz yüz odalı, kimide iki yüz. Kim bilebilirdi ki modern zamanlarda, Yamyam ilan edilecekleri. Güneş kan üzerine doğmaya başladığında, Tarih Avrupalıların kıtaya ayak bastıkları Tarihi işaret ediyordu. Zaman Kızılderililerin, Katledilmelerinin zamanıydı. Tanrıda çekilmişti tarih sahnesinden, Yamyamlar ve uygarların ölüm kalım savaşıydı. Savaş öyle mertçe değildi, Kalleşti medenilerin ölüm taktikleri. Yardım adı altında, Ölümdü dağıttıkları. Ölüm parıldayan yıldızların altında, Kızıl kartalları bekliyordu. Gece ve gündüz Hain bir pusuydu. Anlaşıldığında dost olmadıkları, Çokça akmıştı kanları, Kırılmıştı kanatları. Kızılderili çadırına ay şavkımıyor, Kan damlıyor kartalın gagasından. Kızılderili çadırında artık isyan ateşidir yanan, Alevleri tüm anakarayı aydınlatan. Tarihte ilk kırılan soydular, Bıçaklar bilendi, Oklar gerildi, At sırtında aşıldı nice dağlar, Zulmün üstüne aktı dörtnala kartal kanatlılar. Zalimdi modern silahlar, Gölgelerinde kuruldu Toplama kampları. İnsanlık diz üstü çökmüştü, Bıkıp usanmadan Emekleyerek zamanı, Anlı çizgili, elleri nasırlı, Tutunmaya çalıştı ateşten toprak parçasına. Kaç kabileydik, Yaşayan bu kıtada Binlerce yıl bir arada. Kuzeyinde yirmi altı, Batısında on bir, Güneyinde on üç, Ovalık bölgelerde on dört, Kuzey bölgelerinde on sekiz, Bunlar kayıtlara geçenlerdi. Tarih gözlerini kapatarak tanıklık ediyor Kırılan canlara. Çok kırıldık, Kanımızda aktı Çoğu zaman ırmak gibi, Tükendik sanıldı, Hayır! Hala direnmekteyiz Bıçağımız bilenmiş, Okumuz gerilmiş. Güneş gözlerimizde, Yine toprak ve üzerindekiler dinimiz. Son sözü söylemedik hala Gelecektekileri bekliyoruz. |