" Öl dediğinde ölmezsem eğer gözlerimi tükür "Düşe kalka bir çocuk gibi Mezarlıktan geçen gözlerimiz vardı Kahve lekesi düşünce kefenimize Sana son gülümseyişimi bile hatırlamıyorum Konuşabilsen, uzanıp umursamazca bir bulutun Göğsünde söndürecektim sigaramı Ve akabinde turnalarla düzelterek aramı, Kanatlarına mavi öpücükler konduracaktım Kaç gecenin koynunda, kaç ağlayan yıldız saydık Keşke, hiç susmasaydık Elleri yoktu küfürlerimin Ki siyah soyundurarak çırılçıplak bıraksın saçlarını Yalandan da olsa Lütfen, ağlamaklı bak gökyüzüne Seni özlemek darağacında celladına sevdalanmak gibidir Öl dediğinde ölmezsem eğer Gözlerimi tükür Keşke ikide bir gelmesen aklıma Gittiğin yerde kalıp Yakışıksız özlüyorum belki de seni İçine sindiremiyor rüzgarlar belki çirkinliğimi Belki de adımların tekmilinde ayrılığın Ayıplayacakmış gibi bütün insanlar Hülasa ne ben seni anlarım ne yüreğin beni anlar Tereddütsüz süzülüyor turnalar bugün yalnızlığa Kanatlarında masum bir hasret ezgisi Ve ben tozunu silkeliyorum sessizliğimin Zaten çok susmuştum Zaten konuşabilsem cümleler küfürlere gebeydi Dilim doğum sancılarına yatıyordu kan kızılı Kundaklanmamış bu sevdanın ninnisi hiç söylenmedi Ulufesi dağıtılan bu kentin Gecesi intihar beyazı, kuşları simsiyahtı oysa Mezar suratlı kadınlardan ürperen Karanlık delisiydim bütün şizofrenliğimle Beni bir tek yıldızlar umursadı Somurtkan ay ışığına küfrederken sen duymadın Renksiz bir baharı gölgeleyen Kan lekesi bulutlardan soluklanırdık Yağmur saçlı çocuklar kadar masumduk oysa Oysa, Utangaç çehrelerimizin ardında Boylarımızdan büyük yüreklerimiz vardı Ve oysa, Aşkın derin çizgilerinde masalsı ebabiller kanat çırpardı Severken vurulduğumuz Bu soğuk kentte Kanımız hala sımsıcakken Yüreğimi sen mi taşıyordun Yarın, masalların kaf dağına göm beni uytun .......... |