Maden Yüklü BarınakKurşun tepelerin yamacında Alev alev bakır kızılı ağaçlar Çimen rengini unutmuş tunç ovalar Suların boz bulanık demirden yüzü Ne kaldı geriye? Kala kala bir biz mi kaldık? Bir biz mi? Etten ve kemikten… Bu et ve kemik, bu vücut Daha... Daha ne kadar dayanabilir ki! Ne kadar? Bu maden ocağına... Ya düşler, ya hayallerimiz Rüyalarımızda mı öksüz kaldı bedenden Geçit vermiyoruz ki girsinler Aramıza set örmüşüz çelikten… Dünya denen ahvalse ikiyüzlü Bir tarafı kara, bir tarafı ak Yeni büründüğü leopar postuyla Halkalar oluşturmakta Tüm renkler şimdi alaca karanlığında… Kıyamet mi? Ne zaman mı kopacak? Meraklanma, az kaldı, Son dolum noktasında! Ha patladı, ha patlayacak… İşte o zaman! Demir demir üstünde kalmayacak Eriyecek maden yüklü barınak… Sonrasında mı? Arası yavaş yavaş soğudukça Unutturacak kendini… Ve Ardından Yeni bir barınak Yeni bir hayat Yeni bir kıyamet daha… Bu bir kısır döngü Durmaksızın tekrarlanacak... Yaşam’sa ihanetin ucunda!.. Kardelen Seçki için Edebiyat Defteri’ne çok teşekkürler. Sonsuz saygılar... |
Arası yavaş yavaş soğudukça
Unutturacak kendini…
Ve
Ardından
Yeni bir barınak
Yeni bir hayat
Yeni bir kıyamet daha…
Bu bir kısır döngü
Durmaksızın tekrarlanacak...
Bu kalem ustaca ve sorumlulukla yazıyor.
TEBRİKLER ÜSTA KALEM