Şaşkın Şarkısını Nakarat Edip Dilime
Yıllar sonra anladım bir fincan kahve kadar hatırımın olmadığını
Ve kapadığım fallarda fincanın dibine oturan telve karasının bahtımın aynası olduğunu Çok uzun bir cümlenin içinde kayboldunuz değil mi? Evet, bende böyle yitiğim sonbahar sarısı cesedimin içinde Sormayın neden niçin diye! Zor tutuyorum kusmamak için zamanın zehrini satırlara Ha birde korkum sayfaların yetmeyeceği anlatmak istediklerimi yazmaya Zaten mevsim sonbahar hüzün çökmüş bulutlar gri Sanki sanırsın yüzümde sakladığım tebessümün asıl rengi Düşünüyorum duvarlar yıkılsa kalksa perdeler Kim dostunu bulur, düşmanını kaybeder Bin düşünür bir araya gelip dünya yalan deseler Buna beni ikna etmek isteseler Gelmem yola vallahi dünya gerçek yalan olan beşer şaşar bilsinler Ha beşer şaşar dedim de Şaşıranların hepsi mi olur benim eteklerimde Yoruldum desem; Şaşkın sana ne dedim sen ne yaptın Dün gece gördüm seni ters yola saptın Sana başka sözüm yok bu alem içinde Bir alemsin şaşkın sen alem içinde Şarkısını nakarat edip dilime Bangır bangır bağırmak küskün sesimle Yetmedi sarhoşluğumun içinde yıkılıp bir köşede Sızıp kalmak düş kırıklıklarımın renginde Of be şairliğe özenen ruhum Yordu milleti bu senin hüzün yurdun Adın yok sanın yok cihanda bir silik kalemsin Şiir yazayım ister derdini dünyayla yalan mı edeyim dersin? Aklın ermez şaire yalan caiz der; bir güzel destan düzersin Kim ne isterse onu görür kelamımın arasında Kusurum varsa kul katında sığınırım Sübhanıma Burada son vereyim mevsimin bana sunduğu duygularıma Bilesiniz! Parantez içinde (O doğru söyledi)... Kim mi? Yalana mühürlü dudakların kızıl boyasından süzülen sızıntıların sahibi. Nuray AYHAN... |