ALİM OLAN ANLARŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Murat Çabas
10 Eylül 2013/YENİ MESAJ GAZETESİ Yalancıların mumu yatsıya kadar Türk milleti ve İslam dünyası üzerinde o kadar büyük oyunlar oynanıyor ki, bilinçli bir şekilde sürekli fitneler empoze ediliyor, eksiler artı, artılar eksi gösteriliyor. Yaşadıklarımız gösteriyor ki, meğer bize empoze edilenlerle gerçekler tamamen zıtmış, bizi hep bir yanılgının içine itmek istemişler, birliğimizi beraberliğimizi ortadan kaldırmak istemişler. Hani diyor ya Milli şairimiz Mehmet Akif, “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diye, işte o birliğimizi hedef almışlar. Bu anlattıklarıma misal niteliğinde geçen hafta sonu yaşadıklarımı size aktarayım. Geçtiğimiz hafta sonu Gaziantep’te Milli Kahramanları Anma programı vardı. Programdan bir gün önce, Cuma günü Hatay’da Mehmet Emin Koç Bey ve Emre Polat Beyle birlikte bir takım ziyaretlerde bulunduk. Bizi Hasan Hüseyin Dede, Şahin ve Fehmi Beyler ve birçok dost karşıladı. Hepsinden Allah razı olsun. İlk ziyaretimiz Cuma namazı vaktinde İmam Ali Mescidi’ne idi. Abdestlerimizi aldık ve mescide girdik. Alevi bir imamın Cuma hutbesini dinledik ve arkasında Cuma namazı kıldık. Hutbe oldukça etkileyiciydi. Dini ölçüler konusunda bizden farklı değildi, üstelik Ehli Beyt ile ilgili kısımlar, Prof. Dr. Haydar Baş Bey sayesinde bizim bildiğimiz, Ehli Sünnet kaynaklarında da geçen ama Sünni camilerinde anlatılmayan kısımlardı. Kim diyordu ‘Aleviler namaz kılmaz’ diye… Kıldıkları namaz namazdı, okudukları hutbe hutbeydi. Hatırlarsanız, Hasan Hüseyin Dede, bir Milli Kahramanlar programında “Aleviler namaz kılmaz diyorlar, gelsinler onlara namaz kılmasını öğreteyim” demişti; gerçekten de öyle, biz şahit olduk. Ardından, Alevi canlar ile Mescitte çay içtik, sohbet ettik. Oradan çıktık, Hasan Hüseyin Dede bize ikramda bulundu, özel bir Hatay yemeği yedirdi. Karınlarımızı doyurduktan sonra Samandağı’na geçtik. Orada Arap Aleviliğini Koruma ve Yaşatma Derneği’nde Mehmet Emin Bey, Emre Bey ve ben seminer verdik. Canlar da bizi candan dinledi, gönül beraberliği yaşadık. Öğrendik ki, dernek başkanı o yaz her türlü engellemeye rağmen 500 gencimize Kur’an okumayı öğretmiş ve bunu hiçbir ücret istemeden yalnız Allah rızası için yapmış. Yani alevi kardeşlerimiz birilerinin fitnesinin aksine, namaz kılıyor, hatta kıldırıyor, Cuma hutbesi veriyor ve sırf Allah rızası için gençlere Kur’an öğretiyor. Alevi kardeşlerimizi bizlere kötü tanıtmak isteyenlerin sizce dünyada ve ahirette yatacak yeri var mı? Oradan Hasan Hüseyin Dedemizin evine geçtik. Geçerken bir camide durduk ve abdest aldık. Meğer bu camiyi Hasan Hüseyin Dede yaptırmış. Akşama doğru Dede’nin evinin bahçesine yüzlerce Alevi kardeşimiz, birçok dedemiz geldi. Orada da Mehmet Emin Bey, Emre Bey ve ben seminer verdik, canlar yine candan dinledi. Seminerden sonra bir türlü bizi bırakmadılar, gönüllerindeki sevgiyi ortaya koydular, soru yağmuruna tuttular, Prof. Dr. Haydar Baş Beyi ve bizleri ekranlarda sürekli takip ettiklerini ve istifade ettiklerini belirttiler. Daha birçok çok şey anlatabilirim ama Alevi canlar aleyhinde ortaya atılan fitnelerin boşa çıkması için bence bu kadarı kafidir. Allah birlik ve beraberliğimizi asla bozmasın, fitnecilerin ise fitnelerini kendi başlarına defü ref eylesin.
Kâinat oldu kara, insanlık düşmüş dara
Bir mum ışığı dahi, delalet eder ara Karanlık şeytan işi, ne erkektir ne dişi İlim mutlak nimettir, gel aşkı dinde ara. Allah rızası için, doğru ol mutlak yolda Politik aşk arama, yoktur sağ ile solda Siyaset tam bir yalan, sen olma sazı çalan Bedeli çok ağırdır, derman bırakmaz kolda. Sonsuz bilimdir mutlak, akıl mantık işidir Allah’ı düşün her an, âlim anan kişidir Sonsuz boşlukta kalma, boş hayallere dalma Kalpte parlayan sevgi, ne erkek ne dişidir. Din dindar ile vardır, dinsiz bir kalp çok dardır Akarsuyu var eden, dağlardaki ak kardır Hava deniz karada, döner durur azimle İmam Ali ilimse, İslam O’nunla vardır. |