Temaşa ettiğim ibreti nazar ne büyük hakikat…Yar... Ne geçen Şu hali zamanın dili var Ne sine-i melalin serdettiği Hüzün aşk için bir ar Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, Takat bir yudumluksa nerde har Kar niye melalim için titreten nar, Nereye yaslansam hicranım durmaz başlar Artık ne Muhayyilemde, ne serde Gizem niye halin deminde Ve çaresiz sessizliğinde Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım Bir açılsa hele ne dilerim söyle Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, Muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor Vecdin firakı Nerde kaldı bilsem Bin hüzünlü nefeslendiğim Kalbimi kime zikretsem Ruhumun gamını serdetsem, Fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, Hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem Bir pusula Yazarak şişeye sürsem Ummanın deruniliğinde bekleyen O hasrete erişsem Ne açlığa ilişsem ne tokluğun Hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum Kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım Katrenin İlzamında bir mühür var Dağın vakarında tevazuu aşkın Asudeliğinde kokar Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle İbrete misliyle ve sürurla akar Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta Nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar Muhtaç olduğun İhsan ruhunda yar Aşk, hakikatten arîleşince Nefsanîlik için bir nazar Hesapsızlık neye yarar, zül nefes Kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini Yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın Günü gün Etmek, müddeti bilmemek Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden Aşkın erdeminden Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle Buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak Durmadan koşmak, Hedefsizliğin hedef haline Geldiğinizde ayılmadan yaşamak Şemsi Tebrizliyi, Mevlana ve hocası Seyyid Burhanettin’in aşkında ve Mevleviliğin zikrinden sudur eden Muhayyileyi dışlamak, yadsınmak Aşkı anlamadan, canın sinei harında Coşmak ve kaybolmak sevda mı İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, Divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk Mustafa Cilasun |