Sonbaharlı Kent
1.
nereye konar bu kenti terkeden kuşlar sonbahar habercisi bir rüzgar savrulan saçlardan düşen kırıklıklar var oysa demir ocağı sıcaklığında yüreğimiz içimizde büyüyen tropikal bir mevsim dön güneşin izinden giden kuş ve konuş arda kalan her susuş 2. yürüdükçe büyüyor dağlar önümde sırtı açık yaralı karalı dokunulmazlığı olmalı ve şimdi yangın sarmış her bir ağacı açıklıklar hep üşür başın üşür yüreğin üşür sırtı kadar karnı aç olan sonbaharsız da üşür 3. nereden gelir bu kenti sarmalayan gece hangi umudun koynuna yatar günü doğurmadan daha hangi yüzün gözünden acının doğum sancısı akar 4. renklerden korkar mevsimi kış olanlar griye boyanan merdivenler var mavi gökyüzünde çoğalan kara bulutlar kış geliyor kente kış gelmeden daha renkler siliniyor kendini bilmezlerce 5. öğlenden kalma yarım bir türkü dilimde çiğnesem olmuyor yutsam olmuyor gevelenip duruyor tekinsizce yarım kalanlardan yürekten canı ayıranlardan insanı insanlıktan çıkaranlardan öteye gider bu kent bu yol bu dağ 6. toprakta tohum kitapta hece denizde ağ ezgide nota bekler bir sabah gülüşü bir günaydını merhabayı 7. nereye gider bu kenti terkeden vicdan sonbahar habercisi bir adam o konuştukça yerlere kanla düşenler var oysa gökkuşağı renginde düşlerimiz içimizde büyüyen insandan yana mevsim dön karanlığın peşinden giden ve artık konuş karanlığı delmeye yeltenen Nigar Baran |
lal olmuş dilimiz
uykular kan revan
boğazımız düğüm düğüm
nereye gittiler...