SEVDİĞİMEHer şey bir şiirle başlamıştı… Gönülden gönüle yol olmuştu bir şiir… Bir şiiri mesken tutmuştu aşk, Tüm engellere rağmen, Aşka râm olmuştu iki körpe gönül… Tüm benliğimle sana gelmiştim ey sevgili! Yüreğimdeki en saf sevgiyi umarsızca sana atfettim. Sen olmuştu bütün dünyam Sana koşmuştu tüm hayallerim… Ah yâr! Ne güzeldi gülüşün, kaçamak bakışların, Beni sahiplenişin ne güzeldi… Ne büyük bir mutluluktu seni sevmek. Bir bilsen bendeki yerini, Bir kez benim gözlerimle gözlerine bakabilsen… Hani hep derdin ya “Senin gözlerinle kendime bakmayı çok isterdim” diye Keşke bu gözlerin seni nasıl gördüğünü gösterebilseydim. Ah gönlümün bir’incisi! Sevdiceğim, ömrümün sahibi… Nasıl anlatayım ki sana olan sevgimi, Bendeki seni, sana nasıl anlatayım? Kimsenin kullanmadığı kelimeleri kullanmalıydım ben, Kimsenin sevmediği şekilde sevmeliydim seni, Ancak böyle anlatabilirdim sevgimi. Sen bana bir adım geldiğinde ben sana koşmalıydım… Ey gözleri kalbime mesken olmuş sevgili! Yüreğini yüreğime muhatap ettiğinden beri Deli gönül Leyla etti geceleri. Leyla kimdi, Mecnun neydi? Ah yâr ne Leyla’nın ne de Mecnun’un adı anlatırdı sevgimi! Ey gönlümü perişan eyleyen yâr! Duydum ki sevda buraya kadarmış, Sana dokunan ellerim bundan sonra öksüz kalacakmış, Sana bakan gözlerim lâ’l ü mercan akıtacakmış. Ey sevgili! Duydum ki kolların başkasını saracakmış, Dudakların başkasına konuşacakmış, Ve sen başkasına yâr olacakmışsın. Duydum ki… Kokunu başkası içine çekecekmiş… Şimdi soruyorum kendime Cehennem nedir bu azabın yanında? Sensizliğin girdabında Beni böyle bîçare bırakan nedir? En sevdiğimi başkasının kollarına bırakmaktan daha acı olan nedir? Sensizliğin yanında ölümün manası nedir? Ah şehlâ gözlüm! Keşke gitme diyebilsem gözlerine, Beni sensiz bırakma diyebilsem dudaklarına, Beni sımsıkı sar diyebilsem kollarına… Dünyamı alıp gitme diyebilsem yüreğine… Şimdi yüreğim sensizliğin arefesinde, Öylesine çırılçıplak, Öylesine kırılgan, Öylesine vurgun… Şimdi sensizliğin sahilinde bedenim. Şimdi, dilimde sana yazılmış bir türkü “Yüce dağlar olmasaydı Laleleri solmasaydı Ölüm Allah’ın emri de Şu ayrılık olmasaydı.” Pınar DAĞ |