ey yolcu...
masanın üzerinde şarap ekşimiş
kapılarda örümcek ağları kilimleşmiş toz olabildiğince kalın bir tabaka güneş doğmuyor doğsa da hüsranlı tatsız bir toz bu han terkedileli bir hayli zaman olmuş ey yolcu boşuna düşme yollara yolların çoktan ziyan olmuş gideceğin hanın hancısı çoktan toprak olmuş... kapılar kapanmış kilit kilit üstüne sokaklar teredilmiş yalnız ve hüsranlı surlar kilitli kapatılmış muhafızları ölüm uykusunda düşüp de yollara gelme yolcu seni bu şehirde bekleyenler çoktan yok olmuş... aklına gelende gonlüne düşende boşuna ah vah etme çekip giden bu bi çarelerin ruhlarını incitme bırak ay hüsranlı doğsun zifiri geceye olan oldu yolcu sen bu yollara çok geç kaldın... şimdi ateşe düşüp bi çare dağlar dolanma yollar zayi oldu şehir kayıp boşuna dönüp aranma toprak kat kat oldu gidenin üzerinde bir de sen üzerine basıp geçme ey yolcu.... |