dur bi çocukluğumsen fıratı içtin mi hiç diline besmele takıldığında çocukluğunda ay tepsiden vazgeçip gömüldüğünde dağlara ve teker teker kalkıp çalı dibinden cinler seni boğduğunda içtin mi hiç fıratı cılga değirmen yollarında al basmaları ayva kadar omuzlarına çullandığında hiç içtin mi fıratı anan tarlada ırgat baban almışken sonsuz istirahat el kapısı yaman aylığın tek katır yükü saman içtin mi fıratı susuzum diye açlıktan eşkiyalar okşadığında yanağını hissettin mi burnunda mavzer yağını uzakken kapından ocağından hiç ciğerlerine çektin mi fıratı korkundan ya,sevdin mi fıratı hiç yeşil yeşil,dönemeç dönemeç ve dilan dilan bekledin mi sisli alaşafaklarda yavuklun dönerken yayladan pişirdi mi seni hiç fırat akşam üstü yıldırımlarıyla ekmek verdin mi çerçiye hamançandan el yordamıyla ihtilaller gibi yaşadın mı hiç fıratın adamlığıyla kasım |