sonsuza dek yaşlanmak
su seviyesindeki otların
arasından bakarken dünyaya yeşil yemyeşil körfez serinliğinde yorgun gözler küçük kabarcıkları beyazın ardında saklı sanki milyonlarca yıldız gibi dönerek götürür bataklık sırnaşıkları gece ve bir baykuşu ormana gün yine duvarlarını örüyor ak tuğlalardan içlerdeki boşluğa dünyanın bilinen tüm viraneleri şimdi benimdir haydi yaşlanalım usulca benimle büyüyen ağaçlar gibi hiç kıskanmadan versin meyvelerini unutmadan döksün yaprağını yine her eylülde mum yakan çocuklar gibi yumruk sıkıp ateşte böcek arayan taze bakışlarda erisin benden bir şeyler göl olsun tabak diplerine pastel boyalar her kalem ucunda rengarenk sayfalar kokusu dokusu tat ve renkleriyle benim bir karım vardı üç kızım ve bir işim bir derenin kenarında yürür giderdik sonbaharın o engin günlerine 25.08.2013 |