KARAHİNDİBA-DANDELİON
çayır kokulu
bir seher vakti, serin uhrevi dalgalar serçeler cıvıl cıvıl eser saba, dallar hışırdar... düşünürken ince, derin ansızın seni farkettim bir top pamuktun sen karahindibam... bahçemdeki en hikmetli gönlü en açık çiçek toprak gibi mütevazı yüce bir ermiş... önce sarı bir çiçek yol kenarlarını süsleyecek sonra yaprağını döküp dönüp içine, halvete girecek... kutlu bir bekleyişten sonra ak saçlı ak sakallı bulutsu tüyden kavuklu nur yüzlü bir ihtiyar olup bilgece gülümseyecek... üfleyince uçuşan saçlarının her teli bir pervane döne döne ak tennureyle rüzgârın üflediği neyle yol alacak uhrevi iklimlere binlerce çoğalarak uçacak... erişince maksuduna yine toprağa düşecek yeniden yeşerecek... güzel karahindibam, sarı çiçeğim, şifalım benim, söyle seni benim kadar kim anlayıp sevecek? ve kim bencileyin ardınsıra sürüklenip gidecek? |
söyle seni benim kadar kim anlayıp sevecek?
ve kim bencileyin
ardınsıra uçup gidecek?
Sizin kadar kimse anlamayacak sanırım. zira gözünüzle görmek ne mümkün. Hani Layla'yı çirkin gören padişaha Mecnun'un sözü vardı ya:'' Benim gözümle bakmadıkça güzel göremezsiniz''! işte o misal. Yüreğiniz daim olsun, saygılar...