Susmaları Bıraktım, Şimdi Konuşma Zamanı
Susmaları bıraktım, şimdi konuşma zamanı, acıların hüzünlerin iç burkulmalarının bir bir ortaya dökülme zamanı. Savaş meydanında yeni bir günün başlangıcı bu gün, açılmamış mektupların, okunmamış satırların savaşında konuşma zamanı şimdi.
Yeni günün ağırlığı ile uyandım ve sensizliğin ilk ışıklarıyla güneşi yüzüme çarptım ve ellerimden biz döküldü. Tutamadım sen gibi ışıkları ve günü, aydınlığın gölgesinde kaldım. Göz pınarlarımda bir yangındı yaşadıklarım. İncecik bir sızı halinde yanaklarımdan düşerken toprağa bir avuç bulut aldım ellerime, senden kalan anıların içimde bıraktığı izleri kimse görmesin diye sildim, savurdum rüzgâra alınganlık olmasın diye. Kendi ellerimle yarattığım tuzaklarımın içinde yelkovanı kırık zamanların önünde dolanmaya başladım. Her saat başında çalan gongun sesiyle yaşadığım buruklukların acısını duyumsadım kahır zamanlarıyla. Yüksek duvarların canımı acıtmasına aldırmadan bedenimde oluşan yaralardan akan kanı görmüyordum bile yürek kor halindeydi ve acıların en büyüğünü yaşıyordum. Gözlerindeki yalanları gördükçe daha da kahrolmaya başladım. Öfkem yağmur damlalarına karıştı, esen rüzgârın şiddetinden tutunmaya çalıştığım her dal ellerimde kalıyordu ve ben savunmasız çocuğun ağlamalarına karışan gülmelerde boğuluyordum. Yaralanmış yıllara rağmen sonu gelmez zamanların acısını duyumsadım. Ödediğim bedelin ağırlı altında küçüldükçe küçüldüm, ezildikçe ezildim. Sevenin düştüğü derin uçurumlardan yuvarlanmayı öğreneli çok olmuştu aslında lakin ben hala akıllanmamıştım. Ezik sol yanımla biraz daha dik durmaya çalıştım. Düşüncelerimin bedenime verdiği acılara aldırmadan düşe kalka ilerlemeye çalıştım sevda denen çilenin yollarında. Son çıktığım hayat arenasında ki aldığım yaraların izleri hala duruyor. Kanayan yaralarıma aldırmadan tekrar tekrar ayağa kalkıyorum. İhanetin hançeri hala sırtımdayken yalan dolu gözlerin içinde gerçeğin kırıntılarını bulma ümidim yok oluyor. Gecenin hıçkırıklarından sabaha vardığımda sevdanın acısından köz durumlarını yaşıyorum. Biraz bitik biraz da yorgun Donmuş sevginin kristallerinden yeniden doğuyorum. Yitip gittiğim evrenin içinde beklide yalnızlığımla konuşuyorum. Dünyaya meydan okuyan bakışlarımın ardında aslında nasılda korkuyordum. Hayatın kaybolmuş kentlerinin tozlu yollarında yalnızlığıma yürürken, çocuksu düşlerimi ardımda bırakıp yeni hedefler seçiyorum. Yalnızlığımın öfkesinde, acılarımı ardıma bırakıp yeni yollarda yeni yolculuklara çıkarken. Kaçtığım aslında kendimdi. Doludizgin yaşadığım sevdanın iplerini birer birer koparıyordum. Her kopan ip kırbaç gibi yüzüme vurdukça açılan yaraların acısını duymuyordum bile. Öz güvenimle baş etmeye çalıyorum. Duygusal düşüncelerimi bir yana bırakıp dik durarak kendimle savaşıyorum. Kazanacağım zafer benim kurtuluşum olacak. Vazgeçilmez hayatın gölgelerinde birbirimizi düşündüğümüz anları silerken çaresizlikleri yamadım birbirine. Ulaşılmazların ardına sığındım. Ağlamalarım beni senli günlerin ortasına götürürken, ben kendimi sokak lambalarının sarılığında kalabalık kentin ortasında buldum. Vurulduğum anlarda yanımda kalanlar sadece anılarımdı. Yalnızlığımı paylaşacak kimsem kalmadığı anlarda işte o zaman uzakların gölgesinde sıkılan kurşunun acısını sırtımda duyardım, en çok değer verdiklerim giderken ardına bakmadan. Kapıma dayanan sonbaharın fırtınaları pare pare olmuş duygularımı götürdü ve ardından baka kaldım. Nasılda masum, nasılda savunmasızdı rüzgârına kapılıp giderken. Buruk sevinçlerim kaldı ellerimde birde yüreğimde sönmeyen ateşler. Ne zaman hayata umutla baksam, ne zaman çiçek açmaya dursa tomurcuklarım bir ayazın kollarında yok oldum. Zamansız olgunlaştım henüz mevsimi gelmeden ve ben faili meçhulün kollarında sonsuzluğa götürüldüm. Denizlerimde hep fırtınalar vardı ve bu yüzden hep hüzün kokardı dalgalarım. Ben işte bu yüzden sustukça daha da büyür çığlıklarım. Acılarım okyanuslar kadardır ve ben her hüznümde martıların seslerinde ağlarım. Bilirim ki o çığlıklar benim hıçkırıklarımı saklar. Bilirim ki o kanat çırpmaları beni uzaklara yollar. Yaşanmışlıkların içinde kaybolurum. Issız kıyıların dalgalarında oynaşır sevgilerim. Fatma AVCI 01.08.2013 |
.................................................... Saygı ve selamlar..