Hiçlik Ülkesinde Bir Hanımefendi
O koca koca serüvenleri
nasıl aşıp da geldin, bu sükunet ovasına Nasıl dayandım ben bu kadar dize sana Yorulmuştum buruk dudaklarını okumaktan hizmetçiler! kimsesiz bir şiirle yıkayınız hanımefendiyi! Sen yokken bir infilak çiçeği büyüdü buralarımda hiç bir dün bile, dönüp de arkasına bakmadı yarına Susadıkça, hani, senin çok sevdiğin okşanmış aynalardan içtim Bir tek toprak dışında kimseye bahsetmedim senden hizmetçiler! hanımefendiye ayrılık sonrası itiraflardan getirin! Uzan lütfen. Yüzlerce rüya diktirdim senin için. uzun uzun, çok uzun gözyaşı ipliklerinden Sen yokken, devasa ve özlem dolu bir kinaye yaptırdım halkıma sırf bir gün, işte bu bakir tahtıma geçersin diye bir gün ülkemdeki tüm hüzünler sadece sana biat etsin diye ondandır bunca renkli teraneler, alımlı yalanlar uydurulmuş gösteriler ve içimdeki seni serbest bırakmam hizmetçiler! hanımefendinin kalbini giydiriniz hemen! ne olur, hatıraların bandırıldığı cümlelerle çok soylu görünsün istiyorum bu melun gecede demek geldin, nefesimi alıp da kaçtığın o bakışlarımdan demek geldin, sana inanmalarımdan, zehirli masallardan bir ölüm daha gecikseydin, parçalanacaktım nedensizliklerimde demek geldi yokluğun, sana unutkanlığımın son yudumunda hizmetçiler! hanımefendinin uykusu gelmiştir, yüzlerce renksiz çarşaf hazırlayın, bir bitmişliğin sonuna dürün demek geldin, senin için en unutkan hayalimden çaldığım boşluğa sonsuz bir hiçlik ülkesi burası. sırf senin yitişin, bir gün gelir diye kurdum ülkemi. şükürler olsun gelen kalbin değildi bu sefer. hizmetçiler, hanımefendiyi hiç parlamayacak bir masala gömün beni de uyandırın artık bu şiirde... Oktay Coşar |
şiir; sarsıcı bir sarılış belki de, bilinmez.
dedi ki
'' seni ben yedi deniz sekiz ırmakla yıkadım
ve sınadım seni
içimdeki ağlama duvarında''
de ki
hiç elde var sıfır
bilirsin,. sıfır var.
budur şiirin bize yaptığı,.,,, yedi boyut, sekiz anlam ve sonsuz anlatı...